Wi-Fi ile yapılabileceklerin muhtesem boyutu daha yeni yeni ortaya çıkmaya baslıyor.
Tamam, anlastık, Hi-Fi denen seyin ne oldugunu yavas yavas ögrenmistik, simdi de basımıza Wi-Fi çıktı. Müzik setinden daha iyi müzik dinlemek için nedir yapılan bu samata diyeceksiniz, açıkçası ben de ilk duydugumda Wi-Fi lafını benzer seyler düsünmüstüm. Aradan geçen zaman her ne kadar Hi-Fi (High Fidelity - Yüksek Sadakat) isminden popülerize edilmis olsa da Wi-Fi (Wireless Fidelity - Kablosuz Sadakat) kavramının müzikle ilgili olmadıgını çarçabuk ögretti, ama Wi-Fi ile yapılabileceklerin muhtesem boyutu daha yeni yeni ortaya çıkmaya baslıyor.

Nedir bu Wi-Fi denen olay?
Wi-Fi kablosuz ag haberlesmesi için kullanılan IEEE 802.11b standardının popüler ismi. Ancak Wi-Fi ismi IEEE 802.11b isminden öylesine daha popüler oldu ki artık yeni IEEE standardından degil de yeni Wi-Fi standardından bahsetmeye basladık. Yani genel anlamda bizim için Wi-Fi kablosuz ag haberlesmesini mümkün kılan standart olarak anlasılabilir.
İki bilgisayar arasında haberlesmek isteyecek olursak bunu kablosuz olarak yapmamıza izin veren üç temel sistem var: Kızıl-ötesi (IR), Bluetooth ve Wi-Fi. Kızıl-ötesinde sadece iki bilgisayar arasında iletisim saglayabiliyoruz, ama bu iki bilgisayarın birbirinin yakınında olması ve birbirini görmesi gerekiyor. Ayrıca cep telefonunuzun kızıl-ötesi özelligini kullanarak İnternet'e de baglanabiliyorsunuz, ancak gene cep telefonu bilgisayarın yanında kımıldamadan durmak zorunda. Bluetooth, kızıl-ötesinin kımıldamadan durmak sartını yumusatıyor. Diger bilgisayar ya da cep telefonu bilgisayarın yanında durmak zorunda degil cebimizde de olabilir odanın öbür ucunda da, ama bu kadar, yani yan odaya geçecek olursanız artık baglantınız kalmıyor, çapı on metre olan bir dairenin içinde olmak zorunda tüm aygıtlar. Ben bilgisayarımı elime alarak tüm evde dolasmak, sirketde üst kata çıkıp müdüre ekrandan bir sey göstermek ama tüm bu sürede de yerel aga veya İnternet'e baglı kalmak istiyorum diyorsanız tek sansınız ya elinizde uzun bir kabloyla dolasmak, veya Wi-Fi kullanmak.
Burada açıklıga kavusturmamız gereken ana nokta bu üç sistemin de birbirlerine üstünlükleri oldugu, ama sadece kablosuz ag kullanmak istiyorsak seçimimizin Wi-Fi olması gerektigi. Yani, çogu cep telefonu ve tasınabilir bilgisayar zaten kızıl-ötesi özelligine sahip olarak geldigi için cep telefonu üzerinden GPRS veya GSM ile İnternet'e baglanmak hiçbir özel masraf gerektirmeyebilir ve en hızlı çözümdür, dezavantajı GSM data hattı için ödeyeceginiz para ve aygıtların birbirini görmesi sartı. Aynı isi GPRS ve Bluetooth özelligine sahip bir telefon ve bilgisayar birlikteligi ile de basarmak mümkün, avantajı bilgisayar ve telefonun birbirini görmesine gerek olmaması, dezavantajı Bluetooth'lu cihazların kurulum fiyatı. Buna karsılık kızıl-ötesi ile ofisteki aga baglanmamız mümkün degil ama dag basında kaldıgımız bir an İnternet'e girebiliyoruz. Bluetooth için büyük bir yatırım yapıyoruz, ama sadece bilgisayarlar veya cep telefonları degil toerik olarak buzdolapları bile Bluetooth özelligini barındırabiliyorlar. Ama gerek Bluetooth, gerekse kızıl-ötesi kullanıyorsanız İnternet baglantısı için gene telefon sirketlerine para ödemek zorundasınız.
Wi-Fi neler getiriyor?
Wi-Fi ise telefon gereksinimini ortadan kaldırıyor. Yani, sirketinizde veya evinizde zaten İnternet'e baglı bir bilgisayar varsa, sizin tek yapacagınız sey bu bilgisayara bir Wi-Fi ag kartı takıp İnternet baglantınızı herkese paylastırmak. Böylelikle 100 metre çapındaki bir alan içerisindeki tüm Wi-Fi özellige sahip bilgisayarlar İnternet baglantısını paylastırdıgınız bilgisayar üzerinden İnternet'e baglanabiliyorlar. Bunun kisiler için olan avantajlarını anlamak ve anlatmak kolay, ama daha ilginci Wi-Fi kullanımının müsteri sayısını artırmak isteyen isyerleri için yapabileceklerini kavramak.
"Kahvenizle birlikte 1 saat kablosuz İnternet erisimi" veya "Bir Bigmac menü alana bir saat İnternet erisimi bedava" artık dünyanın pekçok ülkesinde sıkça duyulan sloganlar olmaya basladı. Tasınabilir bilgisayarların pekçogunun Wi-Fi özelligi ile piyasaya sürülmeye baslamasının ardından özellikle hazır gıda sektörü ve oteller müsteri sayılarını artırabilmek için isyerlerinde müsterilerine kablosuz baglantı hizmeti sunmaya basladılar. Wi-Fi teknolojisi ile neredeyse tüm restoranları bir anda Internet Cafe'lere dönüstürebilmek mümkün, bunun için yapılması gereken yatırım da kullanıcılar kendi bilgisayarlarını getirdikleri için birkaç yüz doları asmıyor. Ülkemizde simdilik sadece büyük oteller ve havaalanlarında verilen bu hizmetin yakın bir gelecekte daha yaygınlasacagını umuyoruz.
Üniversitelerimiz pek çok konuda oldugu gibi bu konuda da öncülük görevini üstleniyorlar. İstanbul'daki üniversiteler arasında Sabancı, Koç ve Bogaziçi Üniversiteleri kampüslerinde ögrencilere Wi-Fi ile ag baglantısı yapma imkanı tanıyorlar. Bir yanda kablolu baglantı maliyetleri ve bu baglantıların saglıklı olarak sürdürülmesinin zorlugu diger yanda ise kablosuz iletisimin düsen maliyeti hem üniversiteleri hem de tüm ölçekteki sirketleri yakın bir gelecekte yatırımlarını Wi-Fi üzerine yöneltmeye ikna edecek gibi görünüyor.
Peki hiçbir altyapınız yok, ama gene de kablosuz ag kurmak istiyorsunuz, ne yapmalısınız? Masaüstü bilgisayarınıza takacagınız bir kablosuz ethernet kartının size maliyeti yaklasık olarak 80 USD. Ancak kablosuz aga baglanmasını istediginiz kaç tane bilgisayarınız varsa o kadar da kablosuz ethernet kartı almalısınız. Eger amacınız sadece bu bilgisayarlar arasında bir ag olusturmaksa bu yatırım yeterli. Fakat eger bu bilgisayarların İnternet'e de baglanmalarını istiyorsanız bir bilgisayarı sunucu olarak atayıp üzerine hem kablosuz ethernet kartı, hem de normal İnternet baglantısını saglayacak bir modem veya ethernet kartı baglamalısınız.
Alternatif olarak 120 dolarlık bir baglantı noktası (access point) satın alıp hem ag hem de İnternet baglantınızı bu baglantı noktası üzerinden yapabilirsiniz. Böylelikle bir sunucu bilgisayarı devamlı olarak çalıstırma zorunlulugunuz da ortadan kalkmıs olur.
Kullanmakta oldugunuz tasınabilir bilgisayarları da 70 dolarlık bir Wi-Fi kartı eklemesiyle bu kablosuz aga dahil edebilirsiniz. Ancak eger yeni bir tasınabilir bilgisayar alacaksanız bu bilgisayarın Wi-Fi özelligi olmasına dikkat etmeniz daha dogru olur. Yeni tasınabilir bilgisayarlar Wi-Fi özelligi ile veya Wi-Fi hazır özelligi ile gelebiliyorlar. Wi-Fi özelligi var, içinde hem Wi-Fi kartı, hem Wi-Fi anteni, hem de Wi-Fi anahtarı var anlamında algılanıyor piyasada. Wi-Fi hazır ise içinde hem anahtarı hem de anteni var, ama Wi-Fi kartı opsiyonel olarak eklenebilir anlamına geliyor.
Madalyonun öbür yüzü
Bunca güzel özelligi anlattıktan sonra isin bir de çok güzel olmayan taraflarından söz etmek gerekiyor. Eger sirket içi güvenliginize İnternet'e baglanan bilgisayarları sirketiçi agınızdan ayrı tutacak kadar önem veriyorsanız kablosuz agları uzun bir süre için kullanmanız zor görünüyor. Sizin kablosuz özellige sahip bilgisayarlarınız ne kadar kolay sizin kablosuz agınıza baglanabiliyorlarsa sirketin yan duvarına sırtını dayayan genç arkadas da tasınabilir bilgisayarı ve bir Pringles kutusu ile sizin agınıza o denli kolay baglanabilir. Çogu zaman bu olaylar sadece sizin sirketin agından faydalanarak İnternet'e bedava olarak girme amaçlı da olsa arada gerçekten kötü niyete sahip kisileri durdurmak bugün için çok zor. Durduracak olsanız bile bu sizin kendi iç isleyisinizi durma noktasına kadar yavaslatabiliyor. Ancak gene de birkaç basit önlem almakla en azından amatör korsanların kolay çözemeyecekleri bir güvenlige sahip olabilirsiniz.
1. Öncelikle sisteminizin sadece sizin agınıza yönelik olmasına çalısın, yani baglantı noktanızı sirketin dıs duvarına degil de iç duvarına yakın yerlestirin.
2. Kablosuz agınıza özel bir isim verin (SSID) ve bu ismi yaymasını engelleyin, yani ortalıga çıkıp "ben kablosuz agım, baglanmak isteyen var mı?" diye bagırmasın ve sadece eger kullanıcılar agın ismini biliyorlarsa baglanabilsinler.
3. Mutlaka ve mutlaka data saklama metodları (data encryption) kullanın. WarDrive (sokaklarda ellerinde yukarıda gösterilen tür aletlerle dolasarak açık aglar bulan ve bu konuda uyarılar yapan bir grup) tarafından yapılan son arastırmaya göre kablosuz agların sadece %33'ü data saklama metodları kullanıyor. Data saklama metodları kullanılmadıgı takdirde de agınızda akan tüm bilgilerin dısarıdan dinlenmesi serbest bir hale geliyor.
4. MAC adresi bazlı baglantı kontrolü kullanın. Sadece sizin agınızdaki MAC adreslerine baglantı izni verin.
5. Mümkünse sadece 80 ve 110 TCP portlarını açık tutun, böylelikle duvarın arkasındaki arkadasın sizin SMTP sunucunuzu kullanarak tüm dünyaya mesaj atmasını da engellemis olursunuz.
Nereye gidiyoruz?
Kablosuz agların nasılını biraz olsa anlattıktan sonra ana konumuza gelelim: Nereye gidiyoruz?? Aslında bu sorunun cevabı basit, eger bilgisayarların geçmisini biraz hatırlayacak olursak. 1950'lerde bina büyüklügünde baslayan bilgisayarlar artık neredeyse pantolonumuzun arka cebinde tasıyabilecegimiz PDA boyutuna indiler. Birkaç Amerikan üniversitesinin Savunma Bakanlıgı laboratuarları ile konusması için kurulmus olan İnternet önce tüm üniversitelere, sonra büyük sirketlere, evlere ve su anda da cep telefonları aracılıgı ile siz neredeyseniz oraya geldi. Nereye gidiyoruz'un cevabı belli, yakın, çok yakın bir gelecekte hepimiz bilgisayarımızı üzerimizde tasıyacagız ve her an İnternet'e baglı olacagız. Neuromancer'ı okumus olmak gerekmiyor yolumuzun bizi nereye dogru götürdügünü görebilmek için. Belki Wi-Fi ile degil, belki bu senenin içerisinde degil ama yakın gelecek mobil bilisimin olacak, bu sebeple de ne kadar çabuk o yola düsecek olursak o kadar uzun yol alırız. Ancak bu yolda akıllı adımlar atılması gerekiyor. Mesela birkaç sene öncenin en önemli teknolojisi olarak gösterilen Bluetooth'un balonu sönmeye basladı bile. Bluetooth üç ana etkenin, hem "çok ucuz bir teknoloji olacak" denmesine ragmen fiyatları bir türlü normal kullanıcıların erisebilecekleri seviyelere düsmemesi, hem 10 metrelik erisim mesafesinin pekçok kullanım alanı için çok kısıtlı olması hem de bu teknolojinin devamının tüm diger beyaz esya sektörüne sıçramak yerine sadece cep telefonu ve bilgisayar üreticileri ile sınırlı kalmasından dolayı "buzdolabınız telesekreterinizle konusacak" gelismesine ulasamadı ve Bluetooth konusundaki yatırımlar azalmaya basladı.
Wi-Fi teknoloji ve kitle olarak Bluetooth'dan farklı hedefler belirlediginden su anda haklı olarak endüstrinin ilgisini üzerinde yogunlastırıyor. Wi-Fi ana hedefi olan ev ve sirket içi agları kablodan arındırma hedefini makul maddi yatırımlar çerçevesinde gerçeklestirme imkanı tanıdıgı için Mart ayında yeni standart 802.11g kullanılmaya baslandı. Bu yeni standartla hem agdaki bilgi akısının hızı artırıldı hem de data akısı daha güvenli bir hale getirildi. Ayrıca 802.11b standardı ile de uyumlu oldugu için yeni bir yatırıma gerek duyulmadan çalısması saglandı. Daha Türkiye piyasasına fazla yansımamakla birlikte yaz aylarının bu yeni standardı destekleyen ürünleri karsımıza getirecegini ümit ediyoruz.