Kuzey Irak a girmemizi Atatürk istemedi

Cumhuriyet ve Atatürk ile ilgili bilgi paylasim forumudur
Cevapla
Kullanıcı avatarı
yazgüneşi
Kilobyte4
Kilobyte4
Mesajlar: 677
Kayıt: 13 Şub 2007, 08:56

Kuzey Irak a girmemizi Atatürk istemedi

Mesaj gönderen yazgüneşi »

Resim

Mustafa Armagan'ın yazısı

1924’de girecektik Kuzey Irak’a, Atatürk istemedi

Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyon meselesi adeta bir ates topu gibi elden ele gezerken, tarih yine imdadımıza kosuyor ve bazı eskimez ipuçlarını fısıldıyor kulagımıza.

1927 yılında İngilizlerin Irak’taki Baba Gürgür petrol kuyularından gümbür gümbür petrol fıskırmaya baslayınca bizi bir yıl önce kandırdıkları ayan beyan hale gelmisti. Dısisleri Bakanı Tevfik Rüstü Aras, kurt İngiliz diplomatların blöfünü yutmus, Musul petrollerini onların tahmininden de ucuza kapatmıstı. Ancak anlasmanın üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra petrolden “hisse” degil de, gelirden “kâr payı” almanın korkunç tuzagına düstügümüz görülünce içeride homurtular da yükselmeye baslayacak ve bugüne kadar devam edecektir.

İste Lozan’ın eksik bıraktıgı maddelerden birisi daha karsımızdaydı. İttihatçılardan baslayarak göz göre göre bir dizi hata islemis ve sonuçta Musul sözde Irak’a dahil edilmis, böylece güney sınırlarımızı kesinlestirmistik.

Sultan II. Abdülhamid’in petrol sahasını ailesinin sahsi mülkü haline getirmek suretiyle bir isgal durumunda kurtarma çarelerine basvurmasına karsılık İttihatçılar bu statüyü degistirerek petrol sahasını hanedanın sahsî mülkü haline sokmus, 1924’te ise hanedan yurtdısına çıkarılırken vatandaslıktan da çıkartılınca Türkiye’nin elinde hiçbir kozu kalmamıstı. Öyle ya, kendi kanunumuzla vatandaslıktan çıkardıgımız hanedanın petrol sahalarındaki emlakinin hakkını nasıl savunacaktık?

En son olarak da uluslararası bir arastırma komisyonunun 1925 yılında Birlesmis Milletler’e verdigi raporda “Türkiye Musul üzerindeki hukukî haklarından vazgeçmedikçe Musul’un bir baska devlete verilmesi imkânsızdır” demesine ragmen, yani Musul üzerindeki hakkımız tarafsız bir komisyonca da teslim edildigi halde elimizdeki kozları yeterince degerlendiremeden görüsmeleri sonuçlandırmıstık.

Artık Musul da, petroller de sözde Irak’ın, gerçekteyse İngiliz ve sonra da Amerikan petrol sirketlerinin kasalarını dolduran yaglı payı olmus, kuyulardan gürül gürül çekilen petrolün kasalara akıttıgı altınların sakırtısı ta Ankara’dan duyulur olmustu. Türkiye’de meydana gelen her homurtuya içeride bir karısıklık çıkararak cevap veren emperyalizm, bu defa da Nasturi ayaklanmasına basvurmus, güneydogu sınırımızda yeni çıban basları icat etmeye koyulmustu.

Henüz ikinci yasına basmıs bulunan Türkiye Cumhuriyeti, isyanı bastırmak için General Cevad Çobanlı’nın emrindeki Yedinci Kolordu’yu Diyarbakır’daki birliklerle de takviye ederek bölgeye sevk etmis, hemen hemen tam mevcutlu bir ordu haline getirmisti. Operasyonun basına da Kurtulus Savası’nın unutulmaz komutanlarından Cafer Tayyar Egilmez getirilmisti.

Gören görüyordu. Bu tam tekmil ordu, herhalde sadece sınırlarımızın içinde bulunan bir avuç Nasturi isyancıyı bastırmak için düzenlenmis degildi. Hedef daha büyüktü. İsyan bahane edilerek ve bir oldubittiye getirilerek Musul’a kadar sarkılacaktı. Fırsat bu fırsattı.

Cumhurbaskanı Gazi Mustafa Kemal Pasa, Genelkurmay Baskanı Fevzi Pasa ve General Cafer Tayyar Pasa bas basa verip bu operasyonun nasıl gerçeklestirilecegi üzerinde müzakerelerde bulundular. Müzakereler, yönetimin asker ve sivil kanatları arasında varılan tam bir mutabakatla sonuçlandı.

Böylesine güçlü bir destegi arkasına alan Yedinci Ordu da, Nasturi harekâtını büyük bir hızla tamamladı. Tamamlamakla kalmadı, sınırı geçerek Musul’a kadar sarktı.

Tabii harekâta siddetli bir tepki veren İngiltere, Ankara’ya Musul’un derhal bosaltılması için sert bir nota verdi. Notalar birbirini kovalıyordu. İlkin bu tepkileri duymazdan gelen Ankara, isin ciddilesmekte oldugunu anlayınca Cafer Tayyar Pasa’ya Musul’u bosaltması emrini verdi. Cafer Tayyar Pasa, Raif Karadag’a (Petrol Fırtınası, 1979, s. 209) bizzat anlattıgı hatıralarında Ankara’dan gelen emirden soke oldugunu belirtmistir. Pasa, ‘bu fırsat bir daha ele geçmez’ deyip ısrarla Musul’da kalmak istiyor, Ankara’ya çektigi cevabî telgraflarında İngilizlerin basının belada oldugunu, bizimle ugrasamayacaklarını, notalarının da blöften ibaret oldugunu bosu bosuna haykırıyordu.

İngilizler gerçekten de blöf mü yapıyorlardı? Gerçekten de Irak’ta Araplara verdigi bagımsızlık sözünü tutmayan (ne ilginçtir ki, tutmayacagını bir tek Iraklılar bilmiyordu) İngiltere’ye karsı milliyetçi bir tepki dalgası yükselmekteydi. Kandırılmıs Irak halkının İngiltere’ye güveni azalmıstı ve İngiltere, böyle sıkısık bir konumda Türkiye’ye açacagı savasın nelere mal olacagını gayet iyi biliyordu.

Bu durumu içeriden teshis eden Cafer Tayyar Pasa telgraflara direniyor, birliklerini inatla geri çekmek istemiyordu. Bunun üzerine Mustafa Kemal Pasa kendisini bizzat Ankara’ya çagırdı. Uzun müzakerelerden sonra birliklerin geri çekilmesine karar verilmisti. Cafer Tayyar Pasa’nın Raif Karadag’a anlattıgına göre, Mustafa Kemal Pasa’yla aralarında siddetli tartısmalar geçmisti. Kendisi “Musul’un Türk oldugunda ısrar ediyor ve bosaltma yoluna gitmek istemiyordu. Gazi ise yeni kurulan devletin İngiltere’yle arasının açılmaması ve yeni badirelere sürüklenmemesi için Pasa’yı tahliye hususunda sıkıstırıyordu.”

Bu uzun ve çekismeli geçen müzakereler sonucunda karar verilecek ve ancak geri çekilmeyi kabul etmeyen Cafer Tayyar Pasa görevinden alınarak Musul bosaltılabilecekti.

Bugünkü sınır ötesi operasyonu savunan ve karsı çıkanlara tarihten bir ayna tutmaya çalıstım. Bilmem daha fazla söze hacet kaldı mı?


Zaman/Pazar
ibanez
Byte3
Byte3
Mesajlar: 127
Kayıt: 03 Mar 2007, 18:20
cinsiyet: Erkek

Mesaj gönderen ibanez »

Zaman/pazar... fettullah ve dolayısı ile mevcut hüjkümet ve direk olarak da emperyalist usagı olan bu gazetenin verdigine bakın.. Operasyon hazırlanıyor Mustafa Kemal de planlamalarda yer alıyor..her sey planlandıgı gibi Musul alnıyor ve sonra Notalar yüzünden Mustafa Kemal vazgeçiyor haa... Çok komik Fena Komik.. Bugünkü acizleri Mustafa Kemal'i çarpıtarak haklı çıkarmaya çalısanlara söylenecek TEK laf..

ATATÜRK'e SALDIRMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ..

Bunlara ancak çocuklar inanır....hadi oradan... hadi oradan..
Cevapla