İşte bizim güzel Ermenilerimiz!!

Cumhuriyet ve Atatürk ile ilgili bilgi paylasim forumudur
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Mu®aT
Kilobyte4
Kilobyte4
Mesajlar: 784
Kayıt: 01 Nis 2007, 11:36

İşte bizim güzel Ermenilerimiz!!

Mesaj gönderen Mu®aT »

Hürriyet’e her pazar tam sayfa hazırlayacak olan Soner Yalçın, ilk yazısında güncel bir konuyu ele aldı. Peki neydi bu çok konusulan konu?

Bizim güzel Ermenilerimiz
HRANT Dink’in cenazesindeki "Hepimiz Ermeni’yiz" pankartı ve sloganı bazı çevreler tarafından "hıyanet" olarak görüldü.
Açılan bir pankartla, atılan bir sloganla "Türklügümüzü kaybediyoruz" vehmine kapılıverdik!..
Bizim Türklügümüz ne zamandan beri "pamuk ipligine" baglı algılanır oldu.
Ve, biz ne zamandan beri "kendimize benzemeyene", "bizden olmayana" karsı hosgörümüzü kaybettik?
Ne oldu bize?

Hıyanet" gibi agır bir sözcügü kullananların, Türk tiyatrosu deyince gururla adını andıgımız Nasid Özcan’a ve çocukları Adile Nasit-Selim Nasit’e bir özür borcu yok mu?

Peki ya "digerlerine"?

Siyah-beyaz filmlerin "Horoz Nuri’si" Vahi Öz’ü; Türk sinemasının sevimli, iyiliksever tonton amcası Nubar Terziyan’ı; Yesilçam’ın en sıcak bakan garsonu/hizmetçisi Sami Hazinses’i; bir dönemin jönü Turgut Özatay’ı; güldüren, kantolarıyla herkesi eglendiren Toto Karaca’yı; bizim hayatımızdan kim çıkarabilir?

Kırkor Cezveciyan yani Kenan Pars’sız Türk sineması düsünülebilir mi?

MÜZİK KARDEsLİĞİ

Bu topraklarda kardeslik lafta degildir; kardeslik notalara dizilmistir.

"Sen Aglama", "Haydi Gel Benimle Ol", "Kavaklar" gibi onlarca sarkımızın bestecisi Onno Tunç bizden degil midir simdi?

Sezen Aksu bizden, Onno Tunç "onlardan" öyle mi?

sebnem Ferah bizden, Karin Karakaslı "onlardan"?

Peki Garo Mafyan? O da mı "onlardan"?

Bu topraklara bunu yapmayın lütfen.

Sünnetli Rober Hatemo, neseli Hayko ve sivri dilli Arto bizim evladımız degil mi?

Silviya N. Bursalıoglu (Asu Maralman), Mine Kosan bizim bacımız degil mi?

Kıpırdamadan saatlerce duran manken-sair Vahe Kılıçarslan popüler kültürel hayatımızın rengi degil mi?

"Onlarsız" öksüz kalmaz mıyız?..

MHP VE TKP’Lİ ERMENİLER

Geçmiste çok hata yapmadık mı; hani Názım Hikmet vatan hainiydi.

Rahmetli Alparslan Türkes, MHP kongresinde Názım Hikmet’in siirini okuyarak büyük ozana hakkını teslim etmedi mi? Kim bugün Alparslan Türkes’i "hıyanetle" suçlayabilir?

Levon Panos Dabagyan adını duydunuz mu?

İstanbulludur, yazardır. CKMP ve MHP’lidir; 1969 senato seçimlerinde aday olmustur. Türkes’in istegiyle yıllarca Ortadogu Gazetesi’nde makale yazmıstır.

"Hıyanet" sözcügünü kullananlar; yıllarca Ermeni diasporasının tepkisini alan, "AB, Türk düsmanı Ermeni yetistiriyor" diyen Dabagyan’a ayıp etmiyor mu?

Sadece MHP’lisi degil, TKP’li Vartan-Jak İhmalyan kardesler de bizimdir.

İyisiyle kötüsüyle "onlar" bizimdir; ilk hayali ihracatçımız eski DP Milletvekili Mıgırdiç sellefyan bile bizimdir!

Bu agır sözü kullananlar, ASALA terörünü kınamak için 1982’de Taksim’de kendini yakan Ermeni Artin Penik’e özür borçludur...

"Hıyanet" öyle mi?

Tarihimiz, dilimiz yok olmasın diye yıllarca didinen Prof. Pars Tuglacı’nın yüzüne nasıl bakacagız simdi?

Yarım asırdır "Kulis" adlı tiyatro dergisini çıkaran 97 yasındaki tiyatrocu Agop Ayvaz’a bu agır mı agır lafı nasıl açıklayacagız?..

Faili meçhul cinayete kurban giden Kirikor Zohrap’tan Mıgırdiç Magrasyon’a uzanan edebiyatçılar Anadolu’yu, bizim hikáyemizi anlatmadılar mı, yazmadılar mı?

Yapmayın, "onlar" biziz; biz ise onlar...

DEMİR YUMRUK

Sevgili çocuklar, arkadaslar, maçlarda "Ermeni degiliz" diye pankart açıyorsunuz!

Peki, kendi paralarıyla 1912 Stockholm Olimpiyatlarına giden ve ay yıldızlı bayragımızı uluslararası turnuvada ilk dalgalandıran Vahram Papazyan ve Mıgırdiç Mıgıryan adını hiç duydunuz mu?

Ya milli olan diger "bizim" sporcularımız; Harutyan Artan, Zareh Kalpakcıyan, Hagop Yavruyan, Varujan Köseoglu, Vahriç Melkonyan, Sarkis Güllap’ı kim unutabilir?

"Onlarsız" Türk spor tarihi yazılabilir mi?

"Demir yumruk" Garbis Zakaryan boksta ilk İstiklal Marsı’mızı çaldıran, bayragımızı göndere çektiren sporcumuzdu.

Zakaryan, aynı zamanda Cemal Kamacı gibi ilk Balkan sampiyonumuzu yetistirdi. Garbis Zakaryan ile Cemal Kamacı, birbirlerini "öteki" olarak mı gördü?

MİMARİ GURURUMUZ

Osmanlı mimarlıgından -yedi kusak hizmet vermis- Balyan Ailesi’ni çıkarabilir miyiz? Bırakalım Balyanlar’ın yaptıgı Çıragan Sarayı, Dolmabahçe Sarayı gibi onlarca (Kuleli Askeri Mektebi, Selimiye Kıslası, Gümüssuyu Askeri Hastanesi, Malta Köskü vb.) övünç duydugumuz tarihi yapıtı; Bezmiálem Valide Sultan Camii, Ortaköy Camii, Hamidiye Camii, Pertevniyal Valide Sultan Camii gibi İstanbul’un en güzel camilerini yapan Balyan Ailesi degil midir?

Camiler bizim ise her tuglasında, kirecinde, çimentosunda emegi olan Balyanlar da bizimdir. Aksi düsünülebilir mi?

En güzel cami fotograflarını Ara Güler çekmedi mi?

Fotograflarını çektigi Picasso’ya, Salvador Dali’ye sorsaydınız keske; Ara Güler’i kim olarak biliyorlardı?
Ben söyleyeyim, "bizden" biri!..
Peki, Osmanlı’dan Türkiye’ye uzanan fotografçılıgımızın kurucuları Kevork ve Viçen "Abdullah Biraderler"i kim bizden saymaz?..
Sadece fotograf mı? Resim tarihimizden Manas Ailesi’ni çıkarabilir miyiz?
Batı tarzında ilk Osmanlı tiyatrosunun kurucusu Agop Vartovyan’ı (Güllü Agop); ilk opera toplulugunu kuran, ilk Türk opereti "Arif’in Hilesi"ni besteleyen -Dogu’nun Verdi’si denen- Dikran Çuhacıyan’ı minnetle/övgüyle anmıyor muyuz?
Bugün Devlet Opera Balesi’nin sahneledigi Carmen’in basrol oyuncusu Aylin Ates’le gurur duymuyor muyuz? Çuhacıyan’dan Aylin Ates’e uzanan bu tarihsel miras bizim degil midir?


Atatürk’ün dans ögretmeni de Ermeni’ydi

Büyük kurtarıcı Mustafa Kemal, dans ögretmeni Prof. Ardes Panosyan’ı; dis doktoru Sürenyan’ı "onlardan" mı saydı sanıyorsunuz? Çok yanılırsınız...

Sultan Abdulaziz’in davetlisi olarak İstanbul’a gelen ressam Rus Ermenisi İvan Konstantinoviç Ayvazovski’yi bizden biri olarak bagrımıza basmadık mı?

Misafir Ayvazovski’yi bile bagrına basan Anadolu, kendi evlatlarını "onlar" diye nasıl görür?

Yıldız Porselen Fabrikası’nın ilk bas desinatörü Garabed (sarll) Atamyan’ın "Bende-i Atam" imzalı porselenler, en degerli hazinelerimiz arasında degil midir?

Ne zaman "onlar" oldu bizim sevdiklerimiz?..

Hz. Muhammed’den, Fatih Sultan Mehmed’den ögrendigimiz hosgörüyü ne zaman kaybettik biz?..

Ve biz "hıyanet" gibi agır sözleri ne kadar kolay telaffuz etmeye basladık...


İki terörist sıracıyan ve Samast’ın sasırtan benzerlikleri


Hayatlarında 'baba figürü' yoktu. Futbolu seviyor, futbol oynuyorlardı. İssizdiler. Milliyetçiligi abilerinden ögrendiler. Öldürdükleri onlara göre 'hain' idi. Suikast silahları tabancaydı; cinayette önce, biri camiye gidip namaz kıldı; digeri haç çıkarıp dua etti... Biri Türk digeri Ermeni iki teröristin benzerlikleri sadece bu kadar degildi...

ADI ister Ogün Samast; ister Arsavir sıracıyan olsun terörist teröristtir; ve benzerlikleri hep sasırtıcıdır...

Biri Arsavir sıracıyan 20. yüzyılın basında (1900) İstanbul’da dogdu; digeri Ogün Samast yüzyılın sonunda (1990) Trabzon’da...

İkisinde de "baba figürü" yoktu; her ikisi de babalarını küçükken kaybetmislerdi. Arsavir’in babası ölmüstü, Ogün’ün babası ise evi terk etmisti...

Fazla okuyamadılar. İs bulamadılar; issizdiler.

İkisi de futbolu seviyordu, futbol oynuyordu; basarısız oldular.

Siyasi "bilinçlerini", kitap-gazete-dergi okuyarak degil, arkadaslarıyla yaptıkları toplu sohbetlerde edindiler.

İkisi de milliyetçi birer örgütün mensubuydu:

Evlerinin tavan arasında kuruldugu için birinin örgüt adı "Tavan Taburu", digeri mahalle kahvesinde kuruldugu için "Abiler Örgütü"ydü!..

GEREKÇE: HAİNLİK

İlk cinayetlerini genç yaslarında islediler; Arsavir 20, Ogün ise 17 yasındaydı...

Her iki suikast da İstanbul’da gerçeklesti; biri Osmanbey Halaskárgazi Caddesi’nde, digeri Taksim Tarlabası Bulvarı’nda...

Cinayetten önce biri camiye gidip cuma namazı kıldı; digeri haç çıkarıp dua etti...

Her ikisi de ugura inanıyordu; suikast sırasında birinin uguru beyaz sapkası, digerinin ise beyaz yakasız gömlegiydi...

Her iki cinayet sebebi de siyasiydi; gerekçeleri aynıydı; "hain"!..

Ogün Samast, Ermeni Gazetesi Agos’tan çıkan gazeteci Hrant Dink’i vurdu; Arsavir sıracıyan ise tabancasını aldıgı Ermeni Gazetesi Djagadamard’tan çıkıp Hıristiyan iken Müslümanlıga geçen Ermeni polis memuru Vahe Essayan’ı...

Suikast silahı her ikisinde de tabancaydı; Ogün üç kursun sıktı, Arsavir altı kursun...

Ve her ikisi de cinayetten sonra ara sokaklara kosarak kaçtılar...

Kısa sürede teshis edildiler; biri hemen yakalandı, digeri Ermenistan’a kaçtı...

MODA AKSESUVAR

Terörist Arsavir sıracıyan, cinayetlerini sürdürmeye devam etti:

Yüzünü tüm detaylarıyla ögrenmek için geceleri yatmadan önce fotografına uzun uzun baktıgı Sadrazam Said Halim Pasa’yı 5 Aralık 1921’de Roma’da vurdu...

Ogün Samast da gazeteden kestigi fotografta Hrank Dink’in yüzünü ezberlemisti...

Tıpkı Ogün Samast gibi sıracıyan da, Roma’daki suikast için yeni kıyafet almıstı; genis kenarlı, siyah renkli sapkası ve o dönemde özellikle ögrenciler arasında moda olan siyah renkli boyun bagıyla birlikte...

Ve tarih 17 Nisan 1922, Berlin. Terörist Arsavir sıracıyan katliam yaptı.

Terörist arkadaslarıyla birlikte günlerdir pesinde oldukları, Teskilatı Mahsusa’nın iki kurucusu Dr. Bahaeddin sakir ve Emniyet Müdürü Cemal Azmi’nin izini buldular.

KURsUN YAĞMURU

Gece misafirliginden dönen İttihat ve Terakki’nin önde gelen isimlerinden Resuhi Bey, Cemal Azmi, karısı, annesi, kızı, büyük oglunun nisanlısı, Dr. Bahaeddin sakir, esi ve 13 ay önce esi Sadrazam Talat Pasa’yı yine Berlin’de Ermeni terörüne kurban veren Hayriye Hanım olmak üzere dokuz kisi kursun yagmuruna tutuldu.

Hayriye Hanım, katil sıracıyan’ın üzerine atılıp yüzünü tırmaladı ama yine de Dr. Bahaeddin sakir ve Cemal Azmi’nin sehit olmasını engelleyemedi...

Arsavir sıracıyan yine yakalanmadı; dört ay sonra Viyana ve Sofya üzerinden İstanbul’a geldi. Ancak fazla kalamadı; Mustafa Kemal ve askerlerinin İstanbul’a gelmesinin ardından terörist arkadaslarıyla birlikte Fransa’ya kaçtı.

Ve bir daha Türkiye’ye dönemedi...

KİTAP YAZDI

Arsavir sıracıyan yıllar sonra anılarını-cinayetlerini "The Legacy" adıyla kaleme aldı. Kitabı Boston’daki Ermeni Hairenik Cemiyeti yayımladı.

1982’de Paris’te "La dette de SANG" adıyla Fransızca’sı çıkartıldı.

Dr. Kadri Mustafa Oraglı, "Bir Ermeni Teröristin İtirafları" adıyla, orijinalligini koruyarak tercüme etti. (Kastas Yayınları-Mayıs 1997)

Ogün Samast cezaevinden çıktıktan sonra ne yapar; cinayetini kaleme alır mı gibi soruların yanıtını zamanla görecegiz...

Sonuç:

Adı Arsavir sıracıyan ya da Ogün Samast olsun; terörün dini, milliyeti ve bir "kutsal amacı" yoktur...

Hürriyet
Soner Yalçın
Kullanıcı avatarı
canxdostt
Byte4
Byte4
Mesajlar: 166
Kayıt: 02 Mar 2007, 17:44
cinsiyet: Erkek

Mesaj gönderen canxdostt »

okunmasi gereken bir baslik tskler
Cevapla