Arkadaşlar işte size benim Meslektaşlarımı tanıtayım.hehehe :D
şaka biyana Bakın bakalım Adamlar neler yapıyooo...
Richard Stallman
Takma Adı:
Yok (saklayacak bir şey yok ki!)
Nasıl şöhret oldu ?
Eski hacker'lardan Stallman, 1971'de MIT'in yapay zeka laboratuvarında işe girdi. O sıralarda Harvard Üniversitesi'nde öğreciydi. Geliştirdiği yazılımın, kişisel haklara saldırıda kullanıldığı görüldü. Stallman, daha sonraları Free Software Foundation'u (Bedava Yazılım Vakfı) kurdu.
Bilgisayarla nasıl tanıştı ?
1969 yılında, IBM'nin New York Bilim Merkezi'nde. O zamanlar, 16 yaşındaydı
İlginç notlar:
Stallman, 1980'lerin başında MIT ile kadrolu olarak çalışmayı bıraktı; fakat oradaki bir ofiste çalışmalarını sürdürmeye devam etti. O sıralarda GNU adında yeni bir işletim sistemi geliştirdi.
Dennis Ritchie ve Ken Thompson
Takma adları:
Dmr ve Ken
Nasıl şöhret oldular?
Bilgisayar bilimlerinin efsanevi kalesi olan Bell Laboratuvarları'nın yaratıcı gücü Ritchie ve Thompson, UNIX'i 1969 yılında yarattı. Küçük bilgisayarlarda, genel hesaplama, kelime işlemci ve ağ kurma (general computing, word processing and networking) için kullanılan bu program, daha sonra standart bir dil haline geldi.
İlginç notlar:
Thompson'un UNIX'inden yola çıkarak yine Bell Laboratuvarları'ndan Rob Pike, Plan 9 adlı yeni nesil işletim sistemini geliştirdi. Ritchie, her ne kadar C programlama dili yazarlarından olsa da; kendisinin en sevdiği dil Alef'ti. Thompson ise bir seferinde MiG-29 ile uçmak için Moskova'ya gitmiş amatör bir pilottu.
John Draper
Takma Adı:Kaptan Crunch
Nasıl şöhret oldu ?
Kaptan Crunch, 1970'lerde bir mısır gevreği kutusundan çıkan plastik düdükle yaptığı araçla bedava telefon görüşmesi yapmayı başardı. Telefon şebekesi, düdükten çıkan 2600 Hertz'lik sesi, sinyal olarak algılıyor ve bedava telefon görüşmesi yapılabiliyordu. Kaptan Crunch, interneti değil ama bugün onun bir parçası olan telefon hatlarını ilk hack eden isim olarak tarihe geçti.
İlginç notlar:
Silikon Vadisi'nde çalışan Draper, geçtiğimiz aylarda telefon hatlarını nasıl hack ettiğini anlatmak üzere İstanbul'a geldi.
Mark Abene
Takma adı:
Phiber Optik
Nasıl şöhret oldu?
Masters of Deception adlı hacker grubunun kurucularından olan Phiber Optik, binlerce gencin Amerika'nın telefon sistemini konusunda "araştırmalar" yapmasına esin kaynağı oldu. Amerikan federal mahkemesi, ibret olsun diye Abene'yi, bir yıl hapse mahkum etti. Hapishanede, büyük bir ilgiyle karşılandı. New York Magazine ise, onu "New York şehrinin en zeki 100 kişisinden biri" olarak nitelendirdi.
İlginç notlar:
New York'ta annesinin çalıştığı şirketin elektronik deposunda takılırken ilk defa Apple II, Tmex Sinclair ve Commodore 64 ile tanıştı. Kendisine ait ilk bilgisayarı ise Radio Shack TRS-80 idi.
Telefon alıcısı üzerine deneyler yapan Abene, alıcı üzerinde o kadar çok çalışma yaptı ki, aletin tellerinin bir arada durması için elektrik bandı ile sarılıp takviye edilmesi gerekti.
Robert Morris
Takma adı:
rtm
Nasıl şöhret oldu ?
Babası, Amerikan Ulusal Güvenlik Bölümü'ne bağlı Bilgisayar Güvenliği Merkezi'de şef olarak çalışan Morris'in 1988 yılında kazayla internet ort***** yayılan worm'u (solucan) birçok bilgisayara bulaştı ve kullanılmaz hale getirdi. Bu kaza sayesinde, daha önceden belli bir kesim tarafından bilinen "hacker" terimi kitlelerin diline dolandı.
İlginç notlar :
Bilgisayarla evde tanıştı. Daha ilk gençlik çağında Morris'in Bell Laboratuvarları'nın bilgisayar ağında hesabı ve hacker akımına ilk katılanlardan olduğu için ayrıcalıklı kullanıcı statüsü vardı. 1990'da Legion of Doom adlı bir hacker grubu üyesi olan Erik Bloodaxe'in evine baskın düzenleyen polis, yaptığı aramalarda Morris'in internet worm'unun kaynak kodunun bir kopyasını buldu.
Kevin Mitnick
Takma adı: Condor
Nasıl şöhret oldu?
Mitnick, fotoğrafı FBI'in "En Çok Arananlar" listesinde yer alan ilk hacker olarak kayıtlara geçti ve neredeyse listeden hiç eksik olmadı. "İflah olmaz bir suçlu" olan çocuk ruhlu Mitnick "Sanal Dünya'nın Kayıp Çocuğu" olarak da tanındı. Büyük bir şirketi hack ederek milyonlarca dolara zarara uğrattığı için 5 yıl hapis cezası aldı.
İlginç notlar:
Bir bilgisayar almak için yeterli parası olmayan Mitnick, daha yeni yetme iken bir elektronik araç satan mağazalara takılır, orada sergilenen bilgisayar ve modemleri diğer bilgisayarlara bağlanmak için kullanırdı. FBI'dan üç yıllık kaçışı boyunca arkadaşları ile haberleşmek için IRC'yi kullandı. Mitnick, bir yargıcın kendisine koyduğu "bilgisayar bağımlılığı" teşhisinin tedavisi için 1 yıllığına rehabilitasyon merkezinde kaldı.
Kevin Poulsen
Takma adı:
Dark Dante
Nasıl şöhret oldu ?
Poulsen, 1990 yılında Los Angeles'ta, o andan itibaren kendilerini arayan 102. kişiye Porsche marka bir araba vermeyi vaadeden bir yerel radyo istasyonun telefon hatlarını kontrolü altına aldı. Başkalarının aramasına fırsat vermeden kendisini 102. arayan kişi olarak gösteren Poulsen, emeğinin karşılığında gıcır gıcır bir Porsche 955 S2 kazandı.
İlginç notlar:
Ailesinin kendisi için aldığı TRS-80, onun ilk bilgisayarıydı. Poulsen'in telefon şirketinin treyler'ine girmek için bir takım çilingir seti vardı. Bir arkadaşı Poulsen'in telefon treyler'inin kapısındaki kilitleri açarken çekilmiş resmini, bir başka arkadaşına gösterince Poulsen yakalandı. Teşkilatın yürüttüğü gizli operasyonların adını öğrenmek için, FBI'nın sistemine girme iddiasıyla hakkında dava açıldı.
Johan Helsingius
Takma adı:
Julf
Nasıl şöhret oldu ?
Penet.fi adında dünyanın en çok tutulan anonim remailer programını (gönderenin e-mail adresinin belli olmadığı bir sistem) yazdı. Fakat 1995 yılında Finlandiya'da Scientology Tarikatı'nın bu programı satın alan bir üyesinin, tarikatın sırlarını internet üzerinden yayınladığı tespit edildi. Finlandiya polisi bu olaydan dolayı ilgili kişinin kimliği açıklaması için Johan'la irtibata geçti; ama istediği cevaba ulaşamadı. Bunun ertesinde, Finlandiya mahkemesinden Johan'ın bu remailer programını kullanan kişilerin gerçek e-posta adreslerini açıklaması ile ilgili bir karar çıktı. Bu durumda Johan'ın yapabileceği tek şey kalmıştı: O da 1996'da programı kullanım dışı bıraktı.
İlginç notlar:
200 megabyte hard disk'li bir bilgisayarda, dünyanın en çok kullanılan ve en hızlı remailer programını çalıştırdı.
Vladimir Levin
Takma adı:
Bilinmiyor
Nasıl şöhret oldu?
Rusya'nın St. Petersburg Üniversitesi'nden matematik diploması olan Levin, Citibank'ı internet sayesinde 10 milyon dolar dolandıran bir hacker grubunun lideri olduğu gerekçesi ile 1995 yılında Londra'da Interpol tarafından tutuklandı.
İlginç notlar:
Bilgisayarla nasıl tanıştığı bilinmiyor. St. Petersburg'da çalıştığı AO Saturn adlı şirketteki ofis bilgisayarı ile Citibank'ın sistemine girmekle suçlandı. Evinde arama yapan Rus polisi, Levin'in bilgisayarının, bilgisayar oyunlarının ve disketlerinin yanı sıra; video kamerasına, müzik hoparlörlerine ve televizyon setine de el koydu. Levin, kendisini savunmak için görevlendirilen tanınmış bir avukatın aslında FBI ajanı olduğu iddiasında bulundu.
Discovery Channel sitesinden derlenmiştir..(alıntıdır)
Unlu Hackerler...
- daddy_cool
- Megabyte3
- Mesajlar: 1385
- Kayıt: 14 Nis 2006, 15:03
- cinsiyet: Erkek
- daddy_cool
- Megabyte3
- Mesajlar: 1385
- Kayıt: 14 Nis 2006, 15:03
- cinsiyet: Erkek
Hackerler Basrolde
"Bilgisayar korsanı" olarak tanımlanan hacker'lar son yıllarda dünya gündeminin parlak yıldızları haline geldi. Sürekli bilgisayar devlerinin sistemlerine giren, kredi kartı numaralarıyla büyük hırsızlıklar yapan hacker'lara ilişkin haberler geliyor. Peki kimdir hacker? Hollywood, 80'lerin başından beri yaptığı filmlerde çeşitli hacker karakterleri yarattı.
HACKER'LAR KARİKATÜRİZE EDİLİYOR
Filmlerde çizilen hacker tiplemelerinin farklı özellikleri var: Kimileri saplantılı, kötücül karakterlere sahipken, kimileri de yaramaz çocuklar gibi davranan, anarşist bilgisayar dahileri olarak çiziliyor. Genel olarak bakıldığında da Hollywood'un gerçeklikten uzak, çizgi film kahramanlarını andıran, öfkeli ve pratikte yapılması imkansız şeyleri yapabilen hacker'lar "yarattığı" görülüyor.
Filmlerde bazı hacker'lar, uzak ve bilinmeyen dünyalarda yaşanan destansı savaşların kahramanları olarak sunulurken, bazıları da soytarıyı andıran bilgisayar dahileri olarak kendini gösteriyor.
İşte 80'li yıllardan itibaren, birçoğu ülkemizde de gösterilen hacker filmlerinden seçmeler:
WarGames (Savaş Oyunları)- 1983
WarGames, ABD'de evlerde bilgisayar kullanımının ve bilgisayar meraklılarının arttığı bir dönemin filmiydi. Matthew Broderick'in canlandırdığı David Lightman, çevresiyle iyi ilişkileri olan, meraklı bir gençtir. David, modemli bilgisayarı sayesinde bir şirkete ait sandığı bilgisayar sistemini hack ederek, orada bulduğu bir bilgisayar oyununu oynamaya başlar. Ancak onun oyun sandığı şey, aslında Amerikan'ın askeri savunma sisteminde yer alan ve nükleer füzelerin kontrolünü sağlayan bir simülasyondur. Basit bir savaş oyunu oynadığını düşünen genç hacker, kendini Üçüncü Dünya Savaşı'nın içinde bulur.
Genç bir hacker'ı ve kullandığı teknikleri anlatan ilk filmlerden olan WarGames, hacker'lar ve askeri güvenlik sistemleri arasında yıllar boyunca sürecek mücadeleyi de yansıtır.
Sneakers - 1992
Başrolünde ünlü oyuncu Robert Redford'un oynadığı Sneakers, hacker tekniklerinin şifre çözümünde nasıl kullanıldığını anlatan ilk film. Bilgisayar güvenliği uzmanı Martin Bishop ve ekibi, hükümet ajanları tarafından esrarengiz bir "siyah kutu"nun şifresini çözmekle görevlendirilir.
Ekip, kutunun şifresini çözdüğünde korkunç bir sırla karşı karşıya gelir: Siyah kutu bilgisayarların güvenlik şifrelerini çözmek için tasarlanmıştır. Ve hükümet ajanları da, kutuyu kötü amaçları için kullanmayı plan bir organize suç örgütünün üyeleridir.
Afişinde "Ne olduğunu sana söyleyebiliriz ama sonra seni öldürmemiz gerekir" yazan Sneakers, bilgisayar şifrelerinin, güvenlik sistemlerinin ve serbest çalışan hacker'ların hikayesini anlatan başarılı bir gerilim filmi...
90'lı yılların başı, hacker saldırılarının arttığı, polisin kredi kartı numaralarını çalan ve bedava konuşma için telefon sistemlerine giren hacker'ların peşinde daha çok koştuğu dönemler oldu. Bu dönemde yapılan filmlerde hacker'lar bazen yeraltı dünyasının karanlık tipleri bazen de sempatik kahramanlar olarak çizildi
Goldeneye - 1995
James Bond serisinin hacker merkezli bu filminde Ajan Bond, Sovyetler Birliği sonrası dönemde Rus mafyası, rüşvetçi bir Rus subayı ve tabii ki bir Rus hacker'la mücadele eder. Sibirya'da gizlenen hacker, yüzlerce millik alandaki bilgisayarları çalışamaz hale getiren, bir uydu silahının peşine düşen çete için çalışmaktadır. Film, hacker'ları bilgi teknolojileri dünyasının yeni tehditi olarak yansıtır.
http://dosya.hurriyetim.com.tr/hacker/images/net.jpg
The Net - 1995
Yakın zamanlarda Türk televizyonlarında da yayınlanan bu filmde Sandra Bullock, esrarengiz bir disket yüzünden başı belaya giren bir bilgisayar programcısını canlandırır. Disketin peşine düşen "kötü adamlar" bilgisayar kayıtlarına girerek, Bullock'a ait bütün bilgileri siler ve sahte kayıtlarla genç kadını bir kanun kaçağı haline getirirler.
The Net, hacker'ları, uzaktaki ve herhangi bir network'e bağlı olmayan bir PC'den bile bilgi çalabilen yani "herşeyi yapabilen" bir sihirbaz gibi çizen gerçekdışı bir film olarak değerlendiriliyor.
Vee The Matrix - 1999
Ülkemizde de çok büyük ilgi gören Matrix, gündüzleri sıradan bir bilgisayar programcısı, geceleri ise "Neo" kimliğiyle hacker'lık yaparak ikili bir yaşam süren Thomas Anderson'un (Keanu Reeves) hikayesini anlatır. Geceleri saatler boyunca internette dolaşan Neo, bir gece ünlü hacker Morpheus'la tanışır. Morpheus, gerçeklik olarak sunulan dünyanın ardındaki sırları bilen bir grubun lideridir ve Neo'yu da bu sırra ortak etmeye kararlıdır. Bilgisayarların hakimiyetinin karanlık bir tablo çizdiği Matrix'te, hacker'lar yeraltı dünyasının hakimleri konumundadır.
http://dosya.hurriyetim.com.tr/hacker/images/kilic.jpg
Swordfish (Kılıçbalığı 2001)
Swordfish Amerika'da hükümetin parasını çalmaya çalışan bir grup hacker'ın maceralarını anlatır. Bilgisayar ve internete ilişkin çok az şey bildiğini saklamayan ünlü oyuncu John Travolta, filmde son derece zeki ve becerikli bir hacker çetesinin lideridir.
John Travolta, Halle Berry ve Hugh Jackman'ın yer aldığı Swordfish'de olayla, hükümet bütçesine ait 6 milyar doları çalmaya çalışan bir hacker grubunun etrafında gelişir
- daddy_cool
- Megabyte3
- Mesajlar: 1385
- Kayıt: 14 Nis 2006, 15:03
- cinsiyet: Erkek
Devam...
Hacker'ların babası Draper: "Hack her zaman kötü bir şey değildir"
1970'lerde geliştirdiği basit bir araçla, bedava telefon görüşmesi yapmayı sağlayan John Draper, geçtiğimiz mart ayında İstanbul'da katıldığı konferansta telefon sistemini nasıl hack ettiğini anlattı.
Smart Valley tarafından düzenlenen bilgisayar sistemlerinde güvenlik konulu konferans SACIS 2002, son gününde ABD'den önemli bir konuğu misafir etti. 1970'li yıllarda geliştirdiği basit bir araçla, bedava telefon görüşmesi yapmayı sağlayan ve hacker'ların babası olarak tanımlanan John Draper, hack tarihine geçen eylemi nasıl yaptığını ayrıntılarıyla anlattı. Draper'la hacker'lar, virüsler ve casus programlar üzerine bir röportaj yaptık.
John Draper yaptığı konuşmada, kendisine "sistem kırıcı" olarak ifade edilen hacker sıfatının verilmesini sağlayan Blue Box'u nasıl geliştirdiğini ve sonrasında yaşanan bazı ilginç hikayeleri dinleyicilerle paylaştı. Bir mısır gevreği (Cap'n Crunch) paketinden çıkan basit bir düdükten esinlenerek yaptığı Blue Box adlı araçla telefon hatlarına girebilen Draper, bir keresinde CIA ajanlarının Başkan Nixon'a direkt olarak ulaşmasını sağlayan bir numaraya ulaştığını söyledi. Draper konferansta, geliştirdiği sistemin 1975'teki kayıtlarını da dinletti ve konuşmaların nasıl bedava yapıldığını ayrıntılarıyla anlattı.
Basının ve bilişim sektörünün ilgi gösterdiği konferans sonrası, Draper'a bugünkü hacker'lar, virüsler hakkında ne düşündüğünü sorduk:
"Hacker'ların babası" John Draper kimdir? Kısaca anlatır mısınız ?
Hayatım Silikon Vadisi'nde geçti, uzun yıllardır elektronikle uğraşıyorum. 1970'lerde bedava telefon konuşması yapmayı sağlayan "Blue Box"u geliştirdim. Apple bilgisayarın kurucuları Steve Job, Wazniack'la çalıştım. Pek çok bilgisayar programının gelişim aşamasında bulundum. Bedava telefon görüşmesi yapılabilen Blue Box'la ünlü oldum, hatta bu yüzden tutuklandım.
Siz hacking kavramını nasıl tanımlıyorsunuz ?
Bugünlerde hacking'in farklı tanımları var. Bütün bu tanımlar içinde bana en doğru geleni şu, hacking "programı değiştirmek"tir. Bir bilgisayar programı yazdığınızda, bu, sistemde bir şeyleri değiştiriyorsa bu hacking'tir. Hacking, her zaman kötü bir şey değildir. Bilgisayar programlarını tanımanızı, belki onu değiştirecek, daha iyi, daha hızlı hale getirecek şeyler yapmanızı sağlar. Hacking'in böyle bir yönü de var. Sadece zarar vermek amaçlı olmayabilir, bunu anlamak gerek.
1980'lerin başında hacking, "bilgisayar sistemlerine girmek"le eş anlamlı olarak kullanılmaya başladı. Sonra modemler popüler oldu, bilgisayarlar telefon hatlarıyla birbirine bağlanmaya başladı. İnsanlar büyük şirketlerin de modemlerle bilgisayarlarını birbirine bağladığını, ortaya büyük sistemler çıktığını farketti. Bunlara yapılan hack eyleymleriyle sonunda hacking daha kötü bir şey olarak algılanmaya başladı.
Trojan'lar, diğer bilgisayar virüsleri ve bunları yazanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kesinlikle iyi şeyler olduğunu söylemeyiz. İyi niyetli ya da yararlı bir amaç için yazılan virüs pek yok. Genelde illegal amaçlarla yazılıp internete yayılıyorlar. Amaçları da bilgisayar sistemlerini sabote etmek.
Echelon, Carnivore gibi bilgisayar ağlarından gizlice bilgi toplamayı hedefleyen bazı global projelere ne diyorsunuz ?
Bence bunlar korkunç şeyler. Hiç hoşlanmıyorum.
Bir de sizin dünkü Kevin Mitnick konferansında bahsettiğiniz Magic Lantern (Büyülü Fener) var.
Magic Lantern, FBI'ın bilgisayarın klavyesindeki hareketleri -yani yazılıp çizilen herşeyi- kaydedebilme kapasitesine sahip bir tür casus program. FBI bu programla o bilgisayar sistemine girip, söz konusu kayıtları download edebiliyor. Sizin haberiniz olmadan bilgisayarda yaptığınız herşey FBI'ın eline geçebiliyor. Doğrusu bu pek de hoş bir şey değil.
Medyanın hacker'ları nasıl algıladığını düşünüyorsunuz? Onları bir kahraman gibi mi gösteriyor, yoksa siber suçlular gibi mi ?Bence her ikisini de yapıyor. Sistemlerdeki güvenlik boşluklarını yakalayan, iyi niyetli hacker'lar, bunu eğlence amaçlı yapan ancak sonuçta zarar verebilen çocuk yaştaki hacker'lar ya da benim bilgisayarımdaki gizli bilgilerin peşinde koşan kötü niyetli hacker'lar var. Bu yüzden, hacker haberleri bunlar göz önüne alınarak dikkatli yapılmalı. İyi ve kötü niyet vurgulanmalı. "White hat" (beyaz şapkalı) hacker'lar amaçları sadece bilgisayar güvenliğini sağlamak olan uzman kişileri ifade ederken, "gray hat" (gri şapkalı) hacker'lar da yine güvenlik amaçlı olan ancak hack ettiği sistemin bilgilerini başkalarıyla paylaşabilen hacker'ları anlatır. Black hat (siyah şapkalı) hacker'lar ise bir bilgisayar sistemini ya da programını kötü niyetle hack eden kişilerdir. Bunların amacı bilgi çalmak ya da dosyalara zarar vermek olabilir.
İnsanlar size "hacker'ların babası" diyor. Bunu duyunca ne hissediyorsunuz ?Bu otuz yıl önce yaptığım bir şeyden kaynaklanıyor. Bu işi ilk yapan kişi olduğum için böyle deniyor, bunu benden başkası da yapmış olabilirdi. Hem yaptığım şey çok geride kaldı.
1970'lerde geliştirdiği basit bir araçla, bedava telefon görüşmesi yapmayı sağlayan John Draper, geçtiğimiz mart ayında İstanbul'da katıldığı konferansta telefon sistemini nasıl hack ettiğini anlattı.
Smart Valley tarafından düzenlenen bilgisayar sistemlerinde güvenlik konulu konferans SACIS 2002, son gününde ABD'den önemli bir konuğu misafir etti. 1970'li yıllarda geliştirdiği basit bir araçla, bedava telefon görüşmesi yapmayı sağlayan ve hacker'ların babası olarak tanımlanan John Draper, hack tarihine geçen eylemi nasıl yaptığını ayrıntılarıyla anlattı. Draper'la hacker'lar, virüsler ve casus programlar üzerine bir röportaj yaptık.
John Draper yaptığı konuşmada, kendisine "sistem kırıcı" olarak ifade edilen hacker sıfatının verilmesini sağlayan Blue Box'u nasıl geliştirdiğini ve sonrasında yaşanan bazı ilginç hikayeleri dinleyicilerle paylaştı. Bir mısır gevreği (Cap'n Crunch) paketinden çıkan basit bir düdükten esinlenerek yaptığı Blue Box adlı araçla telefon hatlarına girebilen Draper, bir keresinde CIA ajanlarının Başkan Nixon'a direkt olarak ulaşmasını sağlayan bir numaraya ulaştığını söyledi. Draper konferansta, geliştirdiği sistemin 1975'teki kayıtlarını da dinletti ve konuşmaların nasıl bedava yapıldığını ayrıntılarıyla anlattı.
Basının ve bilişim sektörünün ilgi gösterdiği konferans sonrası, Draper'a bugünkü hacker'lar, virüsler hakkında ne düşündüğünü sorduk:
"Hacker'ların babası" John Draper kimdir? Kısaca anlatır mısınız ?
Hayatım Silikon Vadisi'nde geçti, uzun yıllardır elektronikle uğraşıyorum. 1970'lerde bedava telefon konuşması yapmayı sağlayan "Blue Box"u geliştirdim. Apple bilgisayarın kurucuları Steve Job, Wazniack'la çalıştım. Pek çok bilgisayar programının gelişim aşamasında bulundum. Bedava telefon görüşmesi yapılabilen Blue Box'la ünlü oldum, hatta bu yüzden tutuklandım.
Siz hacking kavramını nasıl tanımlıyorsunuz ?
Bugünlerde hacking'in farklı tanımları var. Bütün bu tanımlar içinde bana en doğru geleni şu, hacking "programı değiştirmek"tir. Bir bilgisayar programı yazdığınızda, bu, sistemde bir şeyleri değiştiriyorsa bu hacking'tir. Hacking, her zaman kötü bir şey değildir. Bilgisayar programlarını tanımanızı, belki onu değiştirecek, daha iyi, daha hızlı hale getirecek şeyler yapmanızı sağlar. Hacking'in böyle bir yönü de var. Sadece zarar vermek amaçlı olmayabilir, bunu anlamak gerek.
1980'lerin başında hacking, "bilgisayar sistemlerine girmek"le eş anlamlı olarak kullanılmaya başladı. Sonra modemler popüler oldu, bilgisayarlar telefon hatlarıyla birbirine bağlanmaya başladı. İnsanlar büyük şirketlerin de modemlerle bilgisayarlarını birbirine bağladığını, ortaya büyük sistemler çıktığını farketti. Bunlara yapılan hack eyleymleriyle sonunda hacking daha kötü bir şey olarak algılanmaya başladı.
Trojan'lar, diğer bilgisayar virüsleri ve bunları yazanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kesinlikle iyi şeyler olduğunu söylemeyiz. İyi niyetli ya da yararlı bir amaç için yazılan virüs pek yok. Genelde illegal amaçlarla yazılıp internete yayılıyorlar. Amaçları da bilgisayar sistemlerini sabote etmek.
Echelon, Carnivore gibi bilgisayar ağlarından gizlice bilgi toplamayı hedefleyen bazı global projelere ne diyorsunuz ?
Bence bunlar korkunç şeyler. Hiç hoşlanmıyorum.
Bir de sizin dünkü Kevin Mitnick konferansında bahsettiğiniz Magic Lantern (Büyülü Fener) var.
Magic Lantern, FBI'ın bilgisayarın klavyesindeki hareketleri -yani yazılıp çizilen herşeyi- kaydedebilme kapasitesine sahip bir tür casus program. FBI bu programla o bilgisayar sistemine girip, söz konusu kayıtları download edebiliyor. Sizin haberiniz olmadan bilgisayarda yaptığınız herşey FBI'ın eline geçebiliyor. Doğrusu bu pek de hoş bir şey değil.
Medyanın hacker'ları nasıl algıladığını düşünüyorsunuz? Onları bir kahraman gibi mi gösteriyor, yoksa siber suçlular gibi mi ?Bence her ikisini de yapıyor. Sistemlerdeki güvenlik boşluklarını yakalayan, iyi niyetli hacker'lar, bunu eğlence amaçlı yapan ancak sonuçta zarar verebilen çocuk yaştaki hacker'lar ya da benim bilgisayarımdaki gizli bilgilerin peşinde koşan kötü niyetli hacker'lar var. Bu yüzden, hacker haberleri bunlar göz önüne alınarak dikkatli yapılmalı. İyi ve kötü niyet vurgulanmalı. "White hat" (beyaz şapkalı) hacker'lar amaçları sadece bilgisayar güvenliğini sağlamak olan uzman kişileri ifade ederken, "gray hat" (gri şapkalı) hacker'lar da yine güvenlik amaçlı olan ancak hack ettiği sistemin bilgilerini başkalarıyla paylaşabilen hacker'ları anlatır. Black hat (siyah şapkalı) hacker'lar ise bir bilgisayar sistemini ya da programını kötü niyetle hack eden kişilerdir. Bunların amacı bilgi çalmak ya da dosyalara zarar vermek olabilir.
İnsanlar size "hacker'ların babası" diyor. Bunu duyunca ne hissediyorsunuz ?Bu otuz yıl önce yaptığım bir şeyden kaynaklanıyor. Bu işi ilk yapan kişi olduğum için böyle deniyor, bunu benden başkası da yapmış olabilirdi. Hem yaptığım şey çok geride kaldı.
- velociraptor
- Yottabyte4
- Mesajlar: 49108
- Kayıt: 14 Mar 2006, 02:33
- cinsiyet: Erkek
- Teşekkür etti: 7388 kez
- Teşekkür edildi: 6297 kez
- daddy_cool
- Megabyte3
- Mesajlar: 1385
- Kayıt: 14 Nis 2006, 15:03
- cinsiyet: Erkek
- velociraptor
- Yottabyte4
- Mesajlar: 49108
- Kayıt: 14 Mar 2006, 02:33
- cinsiyet: Erkek
- Teşekkür etti: 7388 kez
- Teşekkür edildi: 6297 kez
- daddy_cool
- Megabyte3
- Mesajlar: 1385
- Kayıt: 14 Nis 2006, 15:03
- cinsiyet: Erkek