ATATÜRK ANNESİNİN MEZARI BAŞINDA

Cumhuriyet ve Atatürk ile ilgili bilgi paylasim forumudur
Cevapla
Kullanıcı avatarı
yazgüneşi
Kilobyte4
Kilobyte4
Mesajlar: 675
Kayıt: 13 Şub 2007, 08:56

ATATÜRK ANNESİNİN MEZARI BAŞINDA

Mesaj gönderen yazgüneşi »

ATATÜRK ANNESİNİN MEZARI BAsINDA




"Zavallı annem, bir zamanlar kurtulusu bütün bir ulus için ülkü olmus İzmir'in kutsal topraklarına vücudunu emanet etmis bulunuyor. Ölüm, yaradılısın en dogal bir yasasıdır. Böyledir ama yine de üzüntü verici belirtileri vardır. Burada yatan annem, zulmün, zorbalıgın, bütün ulusu uçuruma götüren kuraldısı yolsuz yönetimin kurbanlarından biridir. Bunu açıklamıs olmak için; izin verirseniz, acılı yasamımın belirgin birkaç evresini aydınlatayım:
Abdülhamit günlerinde idi. 1905 yılında okuldan kurmay yüzbası olarak çıkmıstım. Hayata ilk adımı atıyordum. Ama bu ilk adım hayata degil zindana rastladı. Gerçekten de beni bir gün aldılar ve yolsuz yönetimin zindanlarına koydular. Orada aylarca kaldım. Annem bunu ancak ben zindandan çıktıktan sonra duydu. Ve hemen beni görmek için kosup İstanbul'a geldi. Ama orada kendisi ile ancak üç-bes gün konusabildim. Çünkü yeniden o kötü yönetimin jurnalcıları, casusları ve cellatları oturdugumuz yeri sarmıs, beni yine alıp götürmüslerdi. Anam aglayarak arkamdan geliyordu. Beni sürgüne götürecek olan vapura arkamdan geliyordu. Beni sürgüne götürecek vapura bindirirlerken o kadar çok istedigi halde benimle görüsmesi yasaklandı da göz yasları içinde Sirkeci rıhtımında tek basına kaldı. Sürgündeki korkutucu günlerimi o, gönül kaygıları ve göz yasları ile geçirdi. Sonra; Mütareke yıllarında ben Anadolu'ya geçince de annemi yine kaygılı ve kuskulu olarak İstanbul'a bırakmak zorunda kaldım. Yanımda kendisinin bana arkadas diye verdigi bir adam vardı. Onu Erzurum'dan İstanbul'a gönderdigim zaman annem tek basına geldigini duyunca, benim için Padisahın verdigi "a s ı l s ı n" fermanının yerine getirildigini sanıp inmeli oldu. Ondan sonrası savas ve ugras yılları onun günlerini hep kaygıya, derde ve üzüntüye bogan nedenlerle dolu geçti. Böylelikle, düsmanlar kadar padisah da ona baskı yapmıs, kaygı vermis, acı yüklemis oldu.
Oturdugu evler, bin türlü nedenlerle ikide bir basılırdı, aranırdı. Kendisini sıkıstırırlar, bilmedigi seyleri söyletmek isterlerdi. Annem o zamanlarda üç buçuk yıllık bütün gece ve gündüzlerini göz yasları içinde geçirdi. Bu göz yasları yüzünden neredeyse gözlerini yitirecekti. Ancak su son bir iki yıl içinde onu İstanbul'dan kurtarıp yanıma getirebilmistim. Ona kavustugum zaman o artık yalnız duygularıyla yasıyordu.
Annemi yitirmekten çok üzüldüm. Ama benim bu acımı gideren bir avuntum var: Anayurdu yoksulluga, yokluga sürükleyen yönetimin, artık bir daha geri gelmeyecek gibi yoklugun mezarına götürülmüs oldugunu görerek ölmüs olmasıdır. Annem, simdi bu topragın altındı; ama bu topragın üstünde Anayurt bütünlügü ve ulus egemenligi dünyanın sonuna kadar sürecek gidecek; beni avutan en etkili güç iste budur. Evet, ulusal egemenlik dünyanın sonuna kadar sürüp gidecektir. Annemin ve bütün atalarımın ruhunu tanık tutarak vicdanımdan kopan andı bir daha söyleyeyim:

Annemin mezarı önünde ve Tanrı'nın yüce katında söz verip and içiyorum ki ulusumun bu kadar kan dökerek elde ettigi egemenligin korunması ve savunulması için gerekirse annemin yanına gitmekte gecikmeyecegim. Ulus egemenligi ugrunda canımı vermek, benim için vicdan borcu olsun, namus borcu olsun. "


Bugünün Diliyle
ATATÜRK'ÜN SÖYLEVLERİ
Bugünkü dile aktaran
Behçet Kemal Çaglar
Sayfa: 92,93
TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI
Cevapla