Uğruna Nice Bilim İnsanının Öldürüldüğü Kitap

Cevapla
Cemil Atay
Byte2
Byte2
Mesajlar: 98
Kayıt: 08 Nis 2020, 02:00
cinsiyet: Erkek
Teşekkür etti: 6 kez
Teşekkür edildi: 25 kez
İletişim:

Uğruna Nice Bilim İnsanının Öldürüldüğü Kitap

Mesaj gönderen Cemil Atay »

Az buçuk mürekkep yalamış her Türk vatandaşı Türk dünyasının bilinen en eski Türkçe sözlüğünün Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmış olan Divan-ı Lügatü’t
Türk olduğunu bilir.
Bu eser iki amaçla yazılmıştır: 1- Araplara Türkçeyi öğretmek 2- Türkçenin Arapçadan daha üstün bir dil olduğunu kanıtlamak.
Ancak yine bu eserle ilgili olarak bilmediklerimiz bildiklerimizden çok daha fazladır. Mesela pek çoğumuz bu eserin ilk yazıldığı günden bu güne kadar
bilinen tanınan bir eser olduğunu zanneder. Oysa değil.
Evet... Türk Dünyası bu eserin varlığından haberdardır ancak esere 1914 yılına kadar herhangi bir yerde rastlamak mümkün olmamıştır. Yani bizler Türk Dünyası
olarak 1914’e kadar Kaşgarlı Mahmut'un Divan’ı Lügatü’t Türk adlı bir lügat ( sözlük ) yazdığını biliyorduk ama bu tarihe kadar bu eseri eline alıp okumuş
‘’ Ben bu kitabı falanca yerde gördüm.’’ Demiş bir Allah’ın kulu yoktu.
1914 yılına kadar böyle bir kitap ortada yok idiyse bizler böyle bir kitabın varlığından nasıl haberdardık?
Bu kitabın varlığından başka kitaplar sayesinde haberdardık. Mesela Divan-ı Lugâtü’t-Türk’ten ilk söz eden Antepli Aynî diye de tanınan Bedreddin Mahmud’dur.
‘’İkdü’l-Cuman fi Tarih-i Ehli’z-Zaman’’ adlı eserinin birinci cildinde Kâşgarlı Mahmud’un eserinden yararlandığı görülmektedir. Aynî, yalnızca bu eserinde
değil kardeşi Şahabeddin Ahmed ile birlikte yazdığı ‘’Tarihü’ş-Şihabî’de’’ de Divan-ı Lugatü’t-Türk’ten yararlanmıştır. Daha sonra Kâtip Çelebi ünlü eseri
Keşfü’z-Zünûn’da Divan-ı Lugatü’t-Türk’ü anmıştır.
Evet...Türk dünyasının çok merak ettiği bu kitap ortalarda yoktur. Daha doğrusu aslında bir insanın evindeki kitaplıkta bulunan kitaplar arasındadır. Bu
kişi de zamanın eski maliye nazırlarından Nazif Bey’dir.
Nazif Bey kitabın değerli bir kitap olduğunun farkındadır ama ne kadar değerli olduğunun farkında değildir. O sebeple kitabı ölmeden önce yakını olan bir
kadına hediye eder ve ona der ki: ‘’ Bu kıymetli bir kitaptır. Başın sıkışınca bunu satabilirsin. Ama 30 liradan aşağıya satma.’’
Bir zaman sonra kadın paraya sıkışır ve kitabı alıp Bayezıt’taki Sahaflar çarşısına götürerek Burhan adlı bir sahafa bırakır ve ‘’ Bunu benim için sat.
Sen kaça satarsan sat bana 30 Lira ver yeter.’’ der.
Aradan biraz daha zaman geçer. 1914 Yılın başlarında Türk Kütüphaneciliğinin babası Ali Emirî Efendi her zaman olduğu gibi sahafları dolaşmaktadır ‘’Yeni
bir kitap düştü mü?’’ diye. Burhan Bey’in dükkanında Divan-ı Lügatü’t Türk’ü görünce heyecan ve mutluluktan adeta kalbi duracak gibi olur ve uzatmayalım
efendim 30 Lira kitap için 3 Lira da Sahaf Burhan Efendiye komisyon ücreti olarak toplam 33 Liraya kitabı alır.
Daha sonra Ali Emirî yeni edindiği bu kitabı sağda solda anlatmaya başlar:
‘’Bu kitap değil, Türkistan ülkesidir… Türkistan değil bütün cihandır. Türklük, Türk dili bu kitap sayesinde başka bir parlaklık kazanacak. Arap dilinde
Sibeveyh’in kitabı ne ise bu da Türk dilinde onun kardeşidir. Türk dilinde şimdiye kadar bunun gibi bir kitap yazılmamıştır. Bu kitaba hakiki kıymet verilmek
lazım gelse cihanın hazineleri kâfi gelmez… Bu kitapla Hz. Yusuf arasında bir benzerlik vardır. Yusuf’u arkadaşları birkaç akçeye sattılar. Fakat sonra
Mısır’da ağırlığınca cevahire satıldı. Bu kitabı da Burhan bana otuz üç liraya sattı. Fakat ben bunu birkaç misli ağırlığında elmaslara, zümrütlere vermem…’’
Haber kısa sürede önce İstanbul’da sonra tüm Osmanlı ülkesinde ve nihayet Türk topluluklarında duyulur ve büyük heyecana sebep olur. Asırlardır bilinen
ama kimsenin görmediği Divan-ı Lügatü’t Türk nihayet bulunmuştur.
Ziya Gökalp başta olmak üzere pek çok Türkçü bu kitabı görmek ister lakin Ali Emirî Efendi hiç kimseye göstermez. Yine de eninde sonunda birilerine göstermek
zorundadır zira kitap oldukça dağınıktır. Acaba elindeki kitap Divan-ı Lügatü’t Türk’ün tamamı mıdır yoksa eksik bir kitap mıdır? Bu sorunun cevabını verebilecek
tek kişi Kilisli Muallim Rıfat Efendi’dir.
Kilisli Muallim Rıfat Efendi kitap üzerinde tam iki ay çalışır. Formaları düzenler. Sayfalara numara koyar ve müjdeyi verir: ‘’Bu kitap noksansızdır.’’
Derken efendim olay meşhur Talat Paşa’nın da kulağına gitmiştir ve Talat Paşa bu eserin yok olmaması için bastırılmasını teklif eder. Sonuç olarak I. Dünya
Savaşı yıllarında Divan-ı Lügatü’t Türk, Ali Emirî Efendinin isteği üzerine Kilisli Muallim Rıfat’ın editörlüğü ile bastırılır. (Kâşgarlı Mahmud’un Divan-ı
Lügatü’t Türk’ü 25 Ocak 1072 günü yazmaya başladığı, 10 Şubat 1074 günü tamamladığı tespit edilmiştir. Bu hesapça kitap ilk yazılıp tamamlandığı tarihten
840 sene sonra basılmıştır.)
Peki bitti mi hikaye? Hayır. Dahası var.
Türk Dünyasının şah eseri olan Divan-ı Lügatü’t Türk tabii olarak diğer Türk Dünyasında da sevinç ve heyecana yol açtı ve Türkiye dışındaki Türk ülkelerinde
de bu kitabın yayınlanması için kollar sıvandı. Ancak ne yazık ki her kim bu işe el attıysa maalesef katledildi.
Evet... Türk dünyasında ilk tercüme girişimi Azerbaycan’da oldu. Sovyet Bilimler Akademisi’nin Azerbaycan Şubesi, bu iş için Halid Said Hocayev’i görevlendirdi.
Hocayev, 1935-37 yıllarında bu görevi tamamladı. Fakat Hocayev ve yardımcılarının başarısının mükafatı, ölüm oldu.
1937 yılında bu kez meşhur Uygur şairi ve eğitimcisi şair Muhammed Ali, Dîvân-ı Lügatü’t Türk’ü Uygurcaya tercüme ettiği için katledildi ve bütün çalışmaları
yakıldı. Bir diğer Uygur bili insanı Kutluk Şevki, hac yolculuğu sırasında uğradığı İstanbul’dan Kilisli baskısını alarak ülkesine götürmüştü. Ancak bilim
dünyasına hizmet için giriştiği bu çaba maalesef sonu oldu.
Uygurlar, 1944 yılında Şarki Türkistan Devleti’ni kurduklarında, ilk iş olarak Divan-ı Lügatü’t Türk’ün tercümesi işine giriştiler. Bu iş için meşhur âlim
İsmail Damollam görevlendirildi. Birinci cildin tercümesi tamamlanmıştı ki, Rusya ile Çin anlaşarak Şarki Türkistan Devleti ortadan kaldırdılar ve İsmail
Damollam öldürüldü.
Şarki Türkistan’ın Kızıl Çin tarafından işgal edilmesinden sonra Uygur bölgesinde Sincan Özerk Yönetimi kuruldu. Kaşgar bölgesinin Valisi Seyfullah Seyfullin,
maddi kaynak da ayırarak tanınmış şair ve tarihçi Ahmed Ziyaî’yi, Dîvân-ı Lügatü’t Türk’ün tercümesi için resmen görevlendirdi. 1952-54 yılları arasında
Divanın tercümesi tamamlandı ve Pekin’e basılması için gönderildi. Baskının giderleri de Kaşgar valiliği bütçesinden ayrılmıştı. Ancak Pekin “karşı devrimcilik
ve milliyetçilik” suçlamaları ile Ahmet Ziyaî’yi yirmi yıl ağır hapse mahkûm etti ve Ziyaî cezaevinde işkence altında can verdi, divanın bütün tercümeleri
de yakıldı.
Yılmayan Uygurların bir başka girişimi, 1960-63 yıllarında, Çin İlimler Akademisi Sincan Bölümü Müdür Yardımcısı Molla Musa Sayrani tarafından hayata geçirildi.
Fakat hem Sayrani he yardıcıları öldürüldü. Ayrıca tercümenin metinleri de yakıldı.
Uygurların Divan’a merakı bütün bu olanlara rağmen azalmamakta aksine artmaktaydı. Halkın ve aydınların yoğun isteği ile Dîvân-ı Lügatü’t Türk, İbrahim
Muti’in yönetiminde Abdusselam Abbas, Abdurrahim Ötkür, Abdurrahim Habibulla, Abdulreşit Kerim Sait, Abdulhamit Yusufi, Halim Salih, Hacı Nur Hacı, Osman
Muhammed Niyaz, Emin Tursun, Sabit Ruzi, Muhammet Emin ve Mirsultan Osmanov’dan oluşan 12 kişilik komisyon tarafından tercüme edildi. Bu tercüme ile Divan,
1981-84 yıllarında Urimçi’de 3 cilt halinde ve 10 bin nüsha basıldı.
Divan-ı Lügatü’t Türk, Kazakistan ve Azerbaycan’da ise SSCB’nin yıkılışından sonra yayınlanabildi.
- Sami Biberoğulları

Not: Yönetici arkadaşlarım, bu başlık için forumda baştan sona inceleme yaptım. En uygun yerin burası olduğuna karar verdim. Şayet değilse gerekli kategoriye lütfen siz taşıyınız.
Kullanıcı avatarı
velociraptor
Yottabyte4
Yottabyte4
Mesajlar: 46703
Kayıt: 14 Mar 2006, 02:33
cinsiyet: Erkek
Teşekkür etti: 4922 kez
Teşekkür edildi: 4103 kez

Re: Uğruna Nice Bilim İnsanının Öldürüldüğü Kitap

Mesaj gönderen velociraptor »

Güzel bir Bilgi Teşekkürler
Kullanıcı avatarı
shampuan
Petabyte4
Petabyte4
Mesajlar: 8798
Kayıt: 13 Tem 2018, 17:11
Teşekkür etti: 208 kez
Teşekkür edildi: 345 kez

Re: Uğruna Nice Bilim İnsanının Öldürüldüğü Kitap

Mesaj gönderen shampuan »

Çok teşekkür ederim, bilmiyordum.

Kaşgarlı Mahmut adı bana tanıdık geldi. Yanılmıyorsam Hindistan üzerine 17 sefer düzenleyen hükümdar bu değil miydi?
Cemil Atay
Byte2
Byte2
Mesajlar: 98
Kayıt: 08 Nis 2020, 02:00
cinsiyet: Erkek
Teşekkür etti: 6 kez
Teşekkür edildi: 25 kez
İletişim:

Re: Uğruna Nice Bilim İnsanının Öldürüldüğü Kitap

Mesaj gönderen Cemil Atay »

shampuan yazdı: 20 Tem 2022, 17:02 Çok teşekkür ederim, bilmiyordum.

Kaşgarlı Mahmut adı bana tanıdık geldi. Yanılmıyorsam Hindistan üzerine 17 sefer düzenleyen hükümdar bu değil miydi?
Merhaba, sadece isim benzerliği.
Sizin söz ettiğiniz hükümdar ( Gazneli Mahmut'tur. )
Cevapla