29 Ekim 1923 tarihi bu topraklarda yaşayan, bu topraklarda nesillerden beri yaşamaya devam eden tüm halkların, tüm ulusun, tüm coğrafyanın kaderini köklü şekilde değiştirdiği bir tarih olacaktır.
Yıkık, sefil, işlevsiz, darmadağın olmuş, yabancıların elinde maskaraya dönmüş koca bir imparatorluğun yıkıntılarından inşa edilen, uçurumun kenarında yıkık bir ülkeden, yeni bir vatan, yeni bir sosyete, yeni bir devlete geçişin resmi olarak doğum günüdür.
Atatürk, askeri kariyerine başladığında kurmay sınıfta tıpkı kendisi gibi parlak, ileriyi düşünebilen, oldukça yetenekli, dünyayı tanıyan şanslı bir zümre ile dünya sahnesine başlangıç yaparken, İlber Ortaylı hocanın dediği gibi; “imparatorluğun son dönemindeki, en iyi eğitim almış ekip” oldu. İlerleyen zamanda kendisi diğerlerinden yavaşça sıyrılacak, yıllarca süren savaşlar ve neticesinde yeni bir kimliğe sahip, yeni bir benliğe sahip bir ulus-devlet kuracaktı. Zamanının çok ilerisinde düşüncelere sahip olan Atatürk, millete dayanmayan hiçbir egemenliğin kalıcı olmadığının farkındaydı. Büyük harbin arifesinde mecliste sıkı tartışmalar ardından cephede kıyasıya savaş. Bu durum sadece Türk tarihinde değil, dünya tarihinde de eşine pek rastlanmamış bir olaydır.
Kurduğu bu ülkenin vaziyetinden haberdardı. Artık insanlarında kafalarında ve ruhlarında hayalet gibi dolaşan kölelik temelli sistemleri atmış, sayısız devrimler ile daha modern, daha çağdaş, daha akılcı, üreten, yurtta ve dünyada barışı hedefleyen, en büyük gayesi muasır medeniyetler seviyesine gelmek ve onu da geçmek olan, genç bir nesile emanet, Türk bilincini ve kimliğini hatırlayan ve temellerini hem Türk Dil hem de Türk Tarih kuruma dayandıran, işin sadece sanayi değil, fikri ve felsefik anlamda da temellerini attığı, önce kendisinin sonra da tüm yurttaşların gurur duyduğu bir ülke olmuştu artık Türkiye Cumhuriyeti.
Cumhuriyet, fikrimce, bu toprağın insanlarına verilen en büyük hediyeydi. Yüzyıllardan bu yana ezilmiş, hor görülmüş, dünyanın farklı yerlerinde ne için olduğu belli bile olmayan binlerce savaşa katılmış, parasız, sefil ve imkansızlıklar içerisinde mezarı bile olmayan yüzbinlerce şehide sahip bir halkın kendine gelmesi, kendini tanıması, kendi milli duygularının farkına varması, Türk olduğunu hissetmesi ve daha da önemlisi artık aşağılanan değil, üreten, düşünen, ön planda, söz sahibi, gözü daima ilerde olan ve hem Türklüğüyle hem de ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti ile gurur duyan bir millet, bir ulus vardı artık. Atatürk’ün izinde yürümek, onun açtığı bu yolda, onun eserini, hepimizin bir ucundan tutarak, yorulmadan ve büyük bir azim ile ileri doğru taşımamız gerektiği hepimizin boynunun borcudur. Atalarımıza olan borcumuzdur. Bu ülke kolay kurulmadı, bu ülkenin bayrağı kendi akıttığı kanı ile bütünleşen bir ülke olarak Cumhuriyeti, ülkemizi, değerlerimizi hep beraber daha da ileri götürelim.
Kaynak Site:
Ne Mutlu Türküm Diyene!
TRWE_MMXII
YAZILIM EDİTÖRÜ (Alaydan Yetişme...!)
REASMCODERİNG
YAZILIM EDİTÖRÜ (Alaydan Yetişme...!)
REASMCODERİNG