Bilgisayar Aglarinin temel ilkeleri

Internet konusunda bilgi ve ipuçları paylaşım alanıdır.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
lion
Kilobyte3
Kilobyte3
Mesajlar: 438
Kayıt: 15 Mar 2006, 18:11
cinsiyet: Erkek

Bilgisayar Aglarinin temel ilkeleri

Mesaj gönderen lion »

Bilgisayar dünyasinda yeni teknolojileri daha iyi kavramanin yolu cogu zaman bu teknolojinin, teknolojiyi gelistiren sirketin tarihine bakmaktan geciyor. Teknolojiyi gelistirmekteki amac neydi, nasil bir ürün ortaya kondu, piyasada ne kadar tutuldu ve devaminda ne var sorulari netlikle cevaplanirsa teknolojiyi satin alirken ve uygularken yanlis kararlar verilmesinin önüne gecilir.

Bilgisayar aglari nasil dogdu

İsterseniz bizde önce bilgisayar aglarinin tarihsel gelisimine bir göz atalim.
Bilgisayar aglari nasil dogdu

Bilgisayarlarin gercek manada kullanilmaya basladigi 60'li yillarda, bilgisayar dendiginde akla gelebilecek tek sey büyük mainframe'lerdi. İsmindeki hasmete ragmen, bu mainframe'ler bugün hepimizin masasinda duran kisisel bilgisayarlara göre cok daha yavas calisan makinalardi. Sakin akliniza bugünküne benzer bir bilgisayar getirmeyin, bu cihazlar klavyesi ve monitörü olmayan, dev dosya dolaplari gibi aletlerdi.

İlk baslarda klavye ve monitörü olmayan bu cihazlar bir veya daha fazla operatör tarafindan programlaniyor ve calismalari saglaniyordu. Bir süre sonra ekran ve klavyeler kullanilmaya baslandi. Bir mainframe'e birden fazla klavye ve monitör baglanilabiliyor ayni anda birden fazla kisi bu makina üzerinde program yazabiliyordu. Böylece eskiden oldugu gibi bu cihazlari kullanmak icin bugün git-yarin gel dönemi kapanmisti. Dikkat ederseniz program yazmaktan bahsettim, öyle hazir programi alip kullanmak yok, bir programa ihtiyacin varsa oturup yaziyordun.

Ancak bu sistemlere "ag" diyemeyiz, cünkü bu klavye ve monitörler sadece veri giris-cikis aygitiydilar. Belki aptal terminal terimini duymussunuzdur, iste kendi üzerlerinde CPU'su olmayan bu cihazlar Dumb terminal-Aptal terminal olarak adladiriliyordu.

Zaman icinde mainframe'ler gelistiler, hard diskler kullanilmaya baslandi. Kullanicilar, mainframe üzerindeki veriye erisebiliyorlardi. Ancak ulasilan veri hala ayni bilgisayar üzerindeydi.

Mainframe'ler arasinda veri paylasimi fikri cok gecmeden ortaya cikti. Ancak mainframe'ler genellikle birbirinden binlerce kilometre uzaktaydilar. Ayni bina icinde bulunan mainframe'ler ise cogu zaman farkli üreticilerin cihazlariydi ki, bu birbirlerinden cok farkli yapida olduklari anlamina geliyordu.

Gercek networkler varolmadan cok önce, bilim adamlari farkli iki sistemin verilerini nasil paylasabileceklerini tasarlamaya baslamislardi. Bir cok insan pratik manada ilk bilgisayar aginin ARPANET oldugunda birlesir. ARPANET Advanced Research Agency(ARPA) isimli kurum tarafindan kuruldu. ARPA 1958 yilinda kurulan ve Amerikan devleti icin yüksek teknoloji projeleri üreten bir kurumdur . 1972 yilinda ismi DARPA(Defence Advanced Research Agency) olarak degisti, 1993'te tekrar ARPA, 1996'da ise tekrar DARPA oldu. DARPA bilgisayar aglari ile ilgili daginik haldeki yüzlerce projeyi bir araya toplayan ve bir form kazanmasini saglayan kurulustur. Bu kurum sayesinde ilk bilgisayar agi projesi ve sonradan internet'in temelini olusturacak TCP/IP ve benzeri teknolojiler gelistirildi.

Peki mainframe'lere ne oldu sorusu akla gelebilir. Aslinda hicbirsey olmadi ancak, 80'li yillarla ortaya atilan "insanlarin evlerine ve kücük/orta ölcekli is yerlerine bilgisayar almasi fikri" ilk basta bazilarina "cilginca" geldiyse de, IBM'in Personal Computer (PC) adiyla piyasaya sürdügü "cihaz" yeni bir cigir acti. Kisa zamanda cok degisik üreticiler IBM'in bu cihazinin aynisi bilgisayarlar ürettiler. Bu bilgisayarlari siradan insanlarin da kullanabilmesi hatta üzerinde program yazilabilmesi icin isletim sistemleri (DOS, Windows vs.) üretildi. Bu bilgisayarlarda kullanilan islemci, disk, bellek ve diger tüm bilesenler inanilmaz hizda gelisti ve yayginlasti.

Sonucta PC veya mini-computer olarak anilan bu bilgisayarlar dünya üzerinde milyonlarca-milyarlarca adede ulasti. Bu arada mainframeler de teknolojideki bu gelismelerden nasiplerini aldilar ve ilk basta üretildikleri amaca hizmet etmeye devam ettiler ve hala ediyorlar. Belli bir kapasitenin üzerinde veri isleme ihtiyaci duyan firmalar hala veritabanlarini IBM'in As400 makinalarinda veya benzeri mainframe sistemleri üzerinde tutuyorlar. Bunun yaninda üniversitelerde ve arastirma kurumlarinda kullanilan "süper bilgisayarlari" da unutmamak gerekir.

PC'lerin cok yayginlasmasi sonucu, mainframe alamayacak/ihtiyac duymayacak firmalara ag imkanlarini saglamak amaciyla mini-computer/PC ag isletim sistemleri üretildi. Novell'in Netware isletim sistemi, Microsoft'un NT'si ve devami olan Windows 2000 buna örnek verilebilir. PC'lerin CPU gücünün tavana vurmasi ve Windows XP ve 2003 gibi güclü isletim sistemleri günün birinde belki mainframe'lerin sonu olabilir, tabii olmayabilir de.

Bilgisayar aglarinin amaci nedir

Bilgisayar aglarini anlamanin ilk adimi en basit bir agin bile cok kompleks bir yapiya sahip odugunun kavranmasidir. Bilgisayar aglarinin amaci genellikle söylendigi gibi veri paylasimi degildir. Ancak paylasim bilgisayar aglari icin anahtar kelimedir.

Binlerce terminali olan bir mainframe düsünün, evet tüm bu terminaller mainframe'e ve üzerindeki dataya erisiyorlar, ancak veri hala tek bir bilgisayarin üstünde tutuluyor. Dolayisi ile buna ag diyemeyiz.

cünkü bir bilgisayar agi en az iki bilgisayardan olusur.

Neyi paylasacagiz

Günümüzdeki normal bir ofis kullanicisi icin cevap hazir, "dosyalari ve yazicilari, himm..., bir de internete baglaniyoruz biz ofiste...".

Oysa 60'li yillarda bilgisayar aglarinin tasarimi yapanlarlar icin bu o kadar da acik degildi. Elbette veri paylasimini istiyorlardi ama zaman icinde gelistirilecek yeni teknolojilere de uyum saglayabilecek bir yapi kurmalari gerektigini biliyorlardi. O zamanlar kimse WWW'i hayal bile edemezdi, ancak yarattiklari ag teknolojisi, bugün bizim WWW'yi kullanmamizi sagliyor.

Bilgisayar aglari, bilgisayarlarin kaynaklarini(resources) paylasmalarini saglar.

Bir kaynak bir cihazin digerleriyle paylasmak isteyebilecegi herhangi bir seydir. Kaynaklar'a örnek olarak hemen dosyalar, dizinler ve yazicilar verilebilir. Ancak örnegin e-mail mesajlarin iletilmesine yarayan bir kaynaktir. İnternet paylasiminda bir bilgisayarin internet baglantisini paylasiyoruz degil miü

Sonuc olarak bilgisayar aglarinin amaci paylasimdir. Ancak paylasim sadece dosya ve yazicilarla sinirli degildir.

Sunucu - istemci (Server - client)

Paylasim konusunu biraz acikladiktan sonra, peki kim paylasiyor, kim bu paylasimi kullaniyor sorusu akla gelebilir. En azindan benim aklima geldi, neyse, üzerindeki herhangi bir kaynagi paylasan bilgisayara sunucu(server), bu kaynaga erisen cihaza da istemci(client) adi veriliyor.

Bir dakika, sunucu dedigin sey su kapali kapilar arkasinda duran, milyon megabayt diski, zilyon megabayt bellegi olan bilgisayarlar degil miü Evet, bu tip bilgisayarlar sunucu olarak aniliyor ve muhtemelende öyleler. Ancak bir bilgisayari sunucu yapan sey, üzerindeki donanim miktari, hatta özel bir donanim olup olmamasi degil, üzerindeki bir kaynagi paylastirmasidir. Dogal olarak üzerindeki kaynagi paylastiran ve bir cok kullanicinin hizmetine sunan bir bilgisayar, talebi karsilamak icin daha "güclü" olmalidir. Ancak akilda tutulmasi gereken sey sudur; sunucu'yu sunucu yapan üzerindeki donanim degil, kaynaklarini paylastirmasini saglayan yazilimdir (cogunlukla isletim sistemi veya isletim sistemi icindeki bir yazilim modülü).

Eger bir sunucu yazilimi calistiran bilgisayar, sunucu oluyorsa bir ag üzerinde birden fazla sunucu olabilir miü Evet. Peki bir bilgisayar üzerinde birden fazla sunucu yazilimi calistirabilir miü Evet, evet, evet...

örnegin Windows 2000 veya Linux yüklü bir bilgisayar cok rahat 5-10 farkli sunucu programini calistirabilir. Dosya sunucusu, e-mail, web, yazici...

Bir bilgisayar hem sunucu hem de istemci olabilir. Novell Netware haric tüm isletim sistemleri (Windows, Unix/Linux ve Machintosh isletim sistemleri) bilgisayarin hem sunucu hem de istemci olarak calismasini saglayabilir. cogu ofis ortaminda bilgisayarlar hem sunucu hem de istemci olarak calisirlar. üzerindeki yaziciyi paylastirmis PC2 bilgisayari, PC1 üzerindeki dosyalara erisirken, PC1'de PC2'nin yazicisini kullaniyorsa, bu iki bilgisayarda hem sunucu hem de istemci olarak görev yapiyor demektir. Oysa PC3 sadece bu iki bilgisayarin paylastirdigi kaynaklara erisiyor, kendi üzerinde paylasilmis bir kaynak yoksa, sadece istemci durumda demektir.

Kaynaklar kolayca kullanilabilir olmali

Sunucu paylastiriyor, istemci de kullaniyor. Ancak istemci bilgisayar(ve onu kullanan vatandas) paylasilan kaynagi gercekte nasil kullanacaklar. Yani bu karmasik yapi nasil son kullanici icin problemsizce hizmet edecekü

cözüm: paylasilan kaynak, istemci üzerinde sanki istemci bilgisayara ait yerel bir cihaz gibi görülmeli, böylece istemci üzerinde calisan programlarin her biri(yazi editörü, dosya yönetisici-Word, Windows Explorer...) agmis, sunucuymus vs. ugrasmadan, sanki o bilgisayarin kendi kaynagina erisiyor gibi bu cihazi kullanabilmelidir.

Tabii ki, bu paylasilan kaynak istemci üzerinde ufak bir farkla gözükmeli ki normal aygitlardan ayrilabilsin. Mesela azicik farkli bir ikonla..

Sonuc olarak...

Bilgisayar aglarinin amaci paylasimdir. Bilgisayar agi en az iki cihazdan olusur. Kaynaklarini paylasan cihaz sunucu, paylasilan kaynagi kullanan cihaz ise istemci olarak adlandirilir.

Bir bilgisayarda ayni anda bir cok sunucu yazilimi calisabilir. Bir bilgisayar hem sunucu hem de istemci olabilir....
alintidir..yazan arkadasa tessekürler
Cevapla