1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Avrupa hayali mi yoksa bir çöküşün hayaleti mi?

Gönderilme zamanı: 07 Haz 2012, 11:30
gönderen velociraptor
Resim

3 gün Avrupa’nın üç başkentini gezdim:

Belgrad, Viyana, Berlin.
- Aylak ve geniş caddeler.. Hiç durmayan lokantalar, kafeler..
- Siyah takım elbiseli diplomatik toplantılar..
- Gençlik günlerimizden kalma eski dostluklar..
- Türk dernekleri, Müslüman topluluklar.. Üzerimize gelen sorular..
- Ve yükselen Türk yatırımcıları..
İzlenimler yoğun. Sırasıyla ve başlıklar halinde gidersem...

BELGRAD
Cumartesi günü yazmıştım:
“Belgrad, sessiz, yorgun ve uzak bir akraba gibi karşılıyor beni.
Adını intiharından alan Brankov Köprüsü, kendi dekorunu sırtında taşıyan bir artist gibi, sahnesindeki ışığa göre sürekli değişip güzelleşen o Galata’yı andırıyor...”
Belgrad!
“Paralel tarihlerin ve ikiz hayallerin şehri!”

VİYANA
Balkanlar’dan sessiz bir tarih gibi akan Tuna’nın, kendini piyanonun tuşlarına bıraktığı şehir...
Belgrad’ın kıvrak ritminden Tuna’nın ağır çekimine dökülen sokaklar...
İmparatorluğun görkemli günlerini, bir eski zaman pulu gibi; yırtılıp bir köşeye atılmış zarflarında saklayan o şehir. Tarihin en büyük bestecilerini, jelatine saran düşkün imparator... Sıkılıyor. Büzülmüş... İhtiyar ve yorgun...

VE BERLİN
O muazzam Avupa tarihinin en görkemli sütunu..
Peş peşe gelen depremlere hâlâ direniyor. Ama sokaklarından anlıyorum ki henüz uzaklardan duyulmayan çatırdamalar, yavaş yavaş hissediliyor.
Biz 50 yıldır hayalini kurup dahil olmaya çalışırken o hayalin yavaş yavaş ihtiyar bir hayalete dönüşüyor olmasından korkarım...
Evet Berlin caddelerinde, o ihtiyar hayaleti gördüm bu defa.
Bir yatırımcı doktor arkadaşım Yaşar Sarıgül iki cümleyle özetledi:
- Gençlerinin artık terk ettiği, eski bir hayale benziyor burası, ekonomik sıkıntılar çeken bir hayalete dönüşüyor. Alman siyaseti işte buna yanıyor. Halk öfkeli. ‘Yunanistan’ın hovardalığının bedelini neden Berlin’deki ödeyecek’ diye soruyor?
Dikkat ediyorum:
- Sokaklarda Romanya’dan, Bulgaristan’dan gelen dilenciler çoğalmış... Hırsızlık dorukta.
Evet; insanlık tarihini taşımaktan yorulmuş bir kıtanın üç başkentinde; sürekli aynı sahneyi tekrarlayan bir filmi izledim sanki.
Bir hayalin, ihtiyar bir hayalete dönüştüğü o sahne...
Ve özenli bir seyircisi olarak, böyle bir sahne için üzüldüm...

İKİNCİ YAZI:
Yeni Türkiye rotası
GENÇ bir hayalden ihtiyar bir hayalete dönüşmeye başlayan Avrupa, bir hedef olarak kalmalı mı?
Üç başkentli geziden çıkarttığım özet sonuç şu:
- Türkiye artık kendisine yeni bir seyir haritası bulmalı. Yeni ve alternatifi bol bir “rota kokteyli” hazırlamalı.
Ve bu öyle bir kokteyl olmalı ki;
Demokrasi ve insan hakları kültürü olarak Avrupa hedefine yönelirken ekonomik ilişkilerde mutlak Asya’nın o devasa ritmine uyum sağlamalı.
Zor bir yolculuk...
Çünkü Macellan ve Marco Polo’nun seyir haritasıdır bu.
İpek Yolu’nun, Orient Ekspres’in ilk durağına bağlandığı bir yol...


http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/187 ... d=18707814